3 Aralık 2009 Perşembe

Türkler ve Kürtler birbirl¬erine ne kadar yakın, ne kadar uzak? (1)

Birkaç yazıda Türkiye’de yapılmış en geniş çaplı araştırmalardan birinin sonuçları hakkında bilgiler vereceğim. “Türkiye’de Kürt Sorunu Algısı” başlıklı bir araştırma gerçekleştirdik ve bu araştırma çok çarpıcı sonuçlar içeriyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın POLLMARK ile birlikte 2.497 noktada toplam 10.577 kişi üzerinde yaptığı “Türkiye’de Kürt Sorunu Algısı” araştırması Türkler ve Kürtler arasındaki ilişkiler hakkında çok önemli sosyolojik sonuçlar ortaya çıkardı. Türkler ve Kürtler arasındaki sosyal ilişkilerin nasıl olduğu, ilişkilerin hangi zeminlere oturduğu, toplumsal bütünleşmenin hayatın han¬gi alanlarında yoğunlaştığı, şiddet ve terör olaylarının bu iki grup arasında bir güvensizlik ve ayrışma yaratıp yaratmadığı gibi konuları kapsayan araştırma, bir arada yaşama istek ve iradesinin ideolojik, etnik ve siyasi aidiyetleri aştığını gösteriyor. Araştırma, yıllardır yaşanan siyasi polemik ve krizlere, ülkeyi sarsan terör ve şiddet olaylarına rağmen Türkler ve Kürtler arasında bir husumet, düşmanlık ve güvensizlik oluşmadığını, Türklük ve Kürtlük üzerinden Türkiye’nin toplumsal yapı ve dokusunda bir çatlama meydana gelmediğini gösteriyor.

Türkiye’nin demografik ve sosyolojik yapısı göz önüne alındığında, toplumsal kesim¬lerden hiçbirinin homojen olmadığı, sürekli iletişim ve etkileşimi kesmeden binlerce yıllık ortak tarihi tecrübe ve bir arada yaşama deneyimine sahip olduğu görülür. Bir arada yaşama tecrübesi, çeşitli yollarla Türkler ve Kürtler arasında sosyolojik geçişkenlik ve entegrasyona yol açmıştır. Son yirmi beş yılda yaşanan şiddet, terör, kışkırtma ve iki kesimi birbirinden soğutma çabalarına rağmen, halkın sağduyusu ve birlikteliğin ortak harcı olan değerler daha etkin olmuştur. Siyasal alanda dillendirilen ayrışma, sosyolojik sonuçlar doğurmamış, yani Türk ve Kürt halkı birbirinden koparılamamıştır.

SETA ve POLLMARK’ın araştırma sonuçları, yaşanan bunca acı ve gerginliğe rağmen, toplumsal düzeyde bir düşmanlık algısın oluşmadığını, Türklerin ve Kürtlerin birbirlerine sırt çevirmediklerini, birbirleriyle ilgili hala olumlu kanaatler taşıdıklarını göstermektedir. Araştırmaya katılan Türklerin %57,1’i, Kürtlere ilişkin olumlu, %24,6’sının olumsuz kanaat taşıdıkları, %18,3’lük gibi bir kitlenin bu konuda fikir belirtmedikleri görülmektedir. Bu veriler, toplumun son 25 yıldır yaşadığı travmalar, sarsıntılar ve göğüs germek zorunda kaldığı kayıplar düşünüldüğünde, yani siyasi ve sosyolojik bağlam göz önüne alınarak değerlendirildiğinde iyimser bir tablo olarak görülmelidir. Nitekim araştırmada yer alan Kürtlerle evlenme, arkadaş, komşu ve iş ortağı olma gibi günlük hayatta birlikteliği gerektiren sorulara verilen olumlu cevapların çok daha yüksek oranda olduğu görülmektedir. Bu da aslında her iki topluluk arasında ayrışması mümkün olmayan sosyolojik bağlar olduğunu göstermektedir. Türkler arasında olumlu kanaatlerin biraz düşük oranda çıkması, PKK ve terör olaylarının toplumsal ve psikolojik etkilerinden kaynakladığı, cevaplarda kısmen duygusal tepkinin etkili olduğu söylenebilir. Araştırmaya katılan Kürtlerin %86,4’ü Türkler hakkında olumlu kanaate sahiptir. Türkler gibi Kürtler de, yaşanan trajik olaylara karşın, bin yıldır beraber aynı toprakları paylaştıkları topluluğa karşı olumsuz duygular beslememektedirler.

Türkler ve Kürtler arasında akrabalık ilişkileri ve kan bağının olduğu, bilinen bir gerçek¬tir. İki toplum arasında evlilikler ve kız-alıp vermeler yoluyla aile bağları kurma pratiğinin uzun bir geçmişi vardır. Göç ve kentleşmenin yol açtığı demografik hareketlilik ve heterojenleşme ile Türkler ve Kürtler arasında evlilik yoluyla akrabalık ilişkileri kurulma oranı daha da artmıştır. Türklerin ve Kürtlerin demografik dağılımına bakıldığında, büyük kentler başta olmak üzere karışık ve içi içe yaşadıkları görülmektedir. İstanbul’un, yaklaşık 1,5 milyonluk en kalabalık Kürt nüfusunu barındıran kent olduğu göz önüne alındığında, Türkler ve Kürtlerin paylaştıkları ortak mekânların, kurdukları sosyal ve ailevi ilişkilerin ne kadar kapsamlı olabileceği apaçık görülecektir. Haftaya bu konuya devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?

Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...