Bu soruyu herkes soruyor. Siyaset, ekonomi, kültür, eğitim ve spor gibi alanlarda nerdeyiz ve nereye gidiyoruz? Türkiye’yi kuran büyük liderlerin koydukları hedefe ulaştık mı? Bu hedeflere doğru mu ilerliyoruz, yoksa bazılarının iddia ettiği gibi bir sapma söz konusu mu?
Bu sorulara cevap ararken dikkatli olmak gerek. Zira bu ve benzeri sorulara cevap verirken iki yol önümüzde. Bunlardan biri daha çok ideolojik bir bakış açısının rengini ve etkisini taşıyan duygusal yaklaşım. Diğeri de ise olgulardan ve gerçeklerden hareket eden akılcı ve objektif yaklaşım.
Bizim tercihimiz ikincisi. Yani olgulardan hareket ederek Türkiye’deki gelişmeleri takip etmek ve değerlendirmek. Bu yöntem daha objektif, tarafsız, mesafeli ve gerçekçi sonuçlara ulaştıracaktır. Duygusal ve tepkisel yaklaşımın ideolojik körlük yaratma riski vardır. Nitekim özellikle siyasi angajmanı çok güçlü olan kişiler olguları görmezden gelme eğiliminde oldukları için kullandıkları dil objektif olmaktan uzaktır.
Türkiye kurulurken milletimiz büyük acılar çekti. Koca bir imparatorluğun çöküşüne tanıklık etti. Devletini ve toprağını kaybetti. Geniş sınırları olan bir devlet dağılırken işgale uğradı. Özgürlüklerini da kaybetme riski ile karşı karşıya geldi. Ama yılmadı, pes etmedi, bütün yoksunluk ve travmalara rağmen dimdik ayakta kalmaya başardı ve yeni bir devlet kurdu. Bu yeni ve genç devlere Türkiye Cumhuriyeti adı verildi.
Osmanlı İmparatorluğu’nu kaybetti ama yeni bir Cumhuriyet’e kavuştu. Bu heyecanla tekrar canla başla çalışmaya, savaşın yaralarını sarmaya, her alanda atılım yapmaya başladı. Devleti kuran liderlerin geniş bir vizyonu vardı, koydukları hedefte büyüktü: Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak, hatta onu aşmak.
Bugün gelinen noktada Türkiye bu hedeflere ne kadar ulaştı? Daha ne kadar yol kat etmek durumunda? Her düşünen Türkiye vatandaşı ve Türkiye sevdalısının bu sorular üzerinde kafa yorması gerekmez mi? Elbette gerekir.
Önce eğitimden başlayalım. Cumhuriyet kurulduğunda nüfus azdı. Okuma yazma oranları çok düşüktü. Yeni Türk devletinin ilk hamlelerinden biri eğitim seferberliği oldu. Çünkü eğitim düzeyi ne kadar yüksek olurda bir milletin, yükselmesi ve gelişmesi de o kadar hızlı olacaktı. Aradan yıllar geçti. Bugün gelinen noktada okur-yazar oranı yüzde doksanı geçti.
Türkiye genelinde ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 98. Bu, Cumhuriyet tarihinin rekoru. Doğu illerimize gidince bu oran biraz düşüyor ama yine de umut verici bir durum var. Örneğin Hakkâri’de yüzde 85, Bitlis ve Muş’ta yüzde 87, Yozgat ve Van’da yüzde 88, Bingöl’de yüzde 91,Ağrı’da ise yüzde 93 olarak belirlendi. Okullaşma oranı orta ve yükseköğretimde aynı oranda gelişmiş değil. Fakat gittikçe yükselen bir trend söz konusu.
Peki, ama eğitim-öğretim oranları üzerinde niçin bu kadar duruyorsunuz diye sorabilirsiniz. Bunun cevabı sizin de zihniniz de olan cevap aslında. Eğitim düzeyi arttıkça insanlar daha iyi, doğru ve rasyonel seçimler ve tercihler yaparlar. Akıllarını başkasının cebine koymazlar. Kendi geleceklerini kendileri tayin ederler. Eğitim, insanı özgürleştirir, güçlendirir, kendine olan güven duygusunu artırır.
Türkiye’nin nereye koştuğunu, hangi istikamette gittiğini görmek açısında eğitim ve öğretim oranları son derece önemli. Son göstergeler bazı eksiklik ve noksanlarına rağmen ki bunların zaman içinde telafi edilmedi ve çözümlenmesi mümkün, Türkiye aydınlık bir geleceğe doğru koşuyor. Bunu görmek için yapmamız gereken olgulara bakmak, ideolojik ve duygusal yaklaşımlarımızı bir kenara koyabilirsek Türkiye’nin gerçeklerini daha kolay görebiliriz.
Bu Blogda ekonomik büyüme potansiyeli ile küresel jeopolitik gelişmelerde etkisini artıran ASYA'dan gözlemler paylaşmaya çalışacağım. Pergelin sabit ucu dünyanın dördüncü, İslam Dünyası'nın en büyük nüfusuna sahip Endonezya'da olacak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?
Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Yükseköğretim bütün ülkeler için stratejik bir alan ve önemli bir ekonomik sektör. Üniversiteler nitelikli insan ...
-
Türkiye ve Endonezya arasındaki ikili ilişkiler olumlu ilerliyor. İki ülke arasında 2022 yılında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Endonezya Küreselleşme diye tanımladığımız olgu, soyut anlamda fiziki sınırları aşan bir hareketlilikle devam e...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder