10 Eylül 2024 Salı

Devletimiz Bali’deki yaralı vatandaşımızı Türkiye’ye getirmek için neler yaptı?

"Devletimiz Bali’deki yaralı vatandaşımızı Türkiye’ye getirmek için neler yaptı?" başlıklı aşağıdaki yazıyı polemik malzemesi yapılmasın diye olayın sıcak olduğu ve sosyal medyada yanlış yansıtıldığı günlerde paylaşmadım. Bali'deki yaralı bir vatandaşımızın Türkiye'ye getirilmesi için nasıl çalışıldığını açıklamak için şimdi paylaşıyorum. Konu artık gündemde olmadığı için polemik konusu da olmaz diye düşünüyorum. Sadece devletimizin vatandaşlarımız için gösterdiği hassasiyeti kamuoyu ile paylaşmak ve bu konuda Dışişleri Bakanlığımız ile ilgili diğer bakanlıklarımız ve kurumlarımızın ne kadar titiz çalıştığına ilişkin bir not düşmek amacıyla paylaşıyorum. Biz elbette aynı anlayışla milletimize ve devletimize hizmet etmeye çalışacağız. Takdir milletimizindir. 

Türkiye’nin yurtdışında yaşayan veya yurtdışına seyahat amaçlı giden vatandaşlarımızı yalnız bırakmadığı, ihtiyaç halinde her konuda yanlarında olduğu, hak ve hukuklarını savunduğu, hastalık ve yaralanma durumlarında şartları uygunsa hava ambulans uçak ile ülkemize getirerek tedavi altına aldığının sayısız örneği var. Dışişleri Bakanlığı’mızda da vatandaşlarımızın 7/24 ulaşarak taleplerini iletebileceği çağrı merkezi hizmeti var. Buraya gelen talepler vakit kaybetmeden ilgili Büyükelçiliklere aktarılır. Buna ilaveten Büyükelçiliklerimizin bulunduğu bütün ülkelerde 7/24 vatandaşlarımızın ulaşabileceği veya mesaj bırakabileceği acil WhatsApp hattı numarası olup mesai saatleri dışında da nöbetçi memura ulaşılması mümkündür. 

Büyükelçiliklerimiz vatandaşlarımızın kendilerine ulaştırdığı meseleleri yakından takip etmekte ve karşılaştıkları sorunların çözümü için gayret etmektedir. Bütün bu gerçeklere rağmen devletimizin yurtdışında vatandaşlarımıza yardımcı olmadığına ilişkin doğrulanmamış haberler yapılmakta, eksik ve yanlış bilgilere dayalı çarpıtmalar sosyal medyada sorumsuzca paylaşılmaktadır. Bunun son örneği Endonezya’nın Bali adasında tatil yaparken motosiklet kazası geçirerek yaralanan Tuğcan Işık isimli vatandaşımızın Türkiye’ye getirilmesi ile ilgili dezenformasyon ve çarpıtmalardır. 

Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun katıldığı bir TV programında da ifade ettiği gibi, Türkiye ihtiyaç halinde vatandaşını Fizan’da da olsa ülkeye getirme kabiliyet ve gücüne sahiptir ki Tuğcan Işık da Türkiye’ye getirilmiş ve tedavi altına alınmıştır. Ancak bu sürece gölge düşürmeye, devletimiz ve kurumlarımızı güçsüz göstermeye çalışan sosyal medya paylaşımları yapılmıştır. Gazetecilik adına yapılan bu paylaşımların evrensel gazetecilik ilkelerini ve etik değerlerinin ihlal ettiği açıktır. Medya organlarının ve gazetecilerin kamuoyu adına haber alma, haberi paylaşma ve eleştiri yapma hakları, ifade hürriyeti bağlamında kısıtlanamaz haklar arasında yer almaktadır. Geleneksel (TV, matbu gazete) ve yeni medya (dijital platformlar, sosyal medya) mensuplarının bu hakları kullanırken sorumlu davranmaları, olayları çarpıtmamaları, devleti ve kurumlarını itibarsızlaştırmamaları, iddialarını belgelendirmeleri, aldıkları duyumları doğrulatmaları ve kendilerine yönelik itirazları kişiselleştirerek insanlara itibar suikastı yapmamaları, takipçilerine linç ettirmekten özenle kaçınmaları beklenir. Gazeteciler de düşünürler ve bilim insanları gibi hakikatin peşinde koştukları sürece güvenirlik ve itibarlarını koruyabilirler, toplumun ve karar vericilerin önünü aydınlatabilirler. 

Bu girizgahtan sonra Bali’de tatildeyken trafik kazası geçiren genç vatandaşımız Tuğcan Işık’ın yaşadığı sorunları çözme ve Türkiye’ye getirilme sürecini bir de Türkiye Cumhuriyeti Endonezya Büyükelçisi olarak benden dinlemenizi ve bir sosyal medya hesabından paylaşılan iddialar ile karşılaştırmanızı istirham ediyorum. Elbette kimin doğruları söylediğine inanmak sizin kararınız olacak. Vatandaşımız Tuğcan Işık bir grup arkadaşı ile gezmek ve tatil yapmak üzere Bali adasına gelmiş, çoğu turist gibi motosiklet kiralamış ve yazık ki 3 Ağustos günü bir kaza geçirerek yaralanmış. Arkadaşları Tuğcan’ı hemen özel bir hastaneye götürmüş ve ilk müdahale yapılmış. Vücudunda kırıklar olduğu için acil bir operasyon geçirmiş. Arkadaşı Bilge Kağan Taş’ın bize ilettiğine göre Tuğcan’ın geçirdiği operasyon ve hastane yatak ücreti karşılığı olarak 20.000 USD gibi yüklü miktarda bir fatura çıkarılmış. Özel sağlık sigortası olmadığı için, bu miktar ailesi tarafından ödenmiş ancak Tuğcan’ın diğer kırıkları için de ameliyat olması gerektiği, bunun da yaklaşık 100 000 USD tutacağı belirtilmiş. Bunun üzere ailesi ve arkadaşları Tuğcan’ın hava ambulans uçağı ile Türkiye’ye götürülmesi girişiminde bulunmuşlar. 

3 Ağustos’ta yaşanan talihsiz kaza ve yaralanma bilgisi, yaralının transferi talebiyle Tuğcan’ın babası tarafından Dışişleri Çağrı Merkezi’ne iletilmiş. 6 Ağustos tarihinde Çağrı Merkezi saat 15.00’te (Türkiye saati ile 11.00’de) Cakarta Büyükelçiliğimizi arayarak konuyu iletmiştir. Bunun üzerine zaman kaybetmeden başvuruda belirtilen ve Tuğcan’a ait olduğunu düşündüğümüz telefon numarası Büyükelçilik çalışanlarımız tarafından aynı gün içinde iki defa aranmış ancak cevap alınamamıştır. Vatandaşımıza ulaşamadığımız bilgisi hem Dışişleri Bakanlığımıza hem de Tuğcan’ın babası ile paylaşılmış, Tuğcan’ın babası kendisinin de oğluna ulaşamadığını ifade etmiştir. Bu saate kadar Büyükelçilik acil telefon hattına da muhtemelen yaralı olduğu için ne Tuğcan ne de arkadaşlarınca bir bildirimde bulunulmamıştır. 

Büyükelçiliğimiz personeli 7 Ağustos’ta hastayla gün içinde çeşitli defalar görüşerek durumunu takip etmiş, yine aynı gün arkadaşı Bilge Kağan Baş saat 16.36 da acil durum hattımıza ulaşarak durumu açıklamış ve yardım talebini iletmiştir. Yine 7 Ağustos’ta Tuğcan’ın babası e-posta ile doğrudan Büyükelçilimize yazarak (saat 15.45’te) yaralının Türkiye’ye nakil talebini iletmiş, bu mesaj ilgili görevlimizin mesaj kutusuna 8 Ağustos’ta sabah 09.50’de düşmüştür. Bu sırada 8 Ağustos günü (sabah saat 10.52) Endonezce bilen yerel görevlimiz hastaneyi aramış, Tuğcan ile ilgili güncel sağlık bilgilerini almıştır. Bu görüşmeden hastane yetkilileri yaralının durumunun stabil olduğunu, hayati tehlikesinin bulunmadığını belirtmiş ve talepleri halinde bir devlet hastanesine naklinin yapılabileceğini belirtmiştir. Ayrıca hastanın ticari uçuşla uçarsa yanında doktor/sağlık uzmanı bir refakatçi ile gitmesi gerektiğini belirtilmiştir. Hasta ve yakınları bir devlet hastanesine nakil talebinde bulunmamıştır. 8 Ağustos saat 12.02’de hastanın arkadaşı Bilge Kağan Baş acil durum hattımıza hastanenin Business Class kabinde bir refakatçi eşliğinde yaralının uçabileceğini bildirmiş, ardından da 14.19 da bir medikal refakatçi bulunduğunu belirtmiş, görevli arkadaşımız da nakil sürecine ve hazırlanması gereken belgelere ilişkin detaylı bilgi vermiştir.

Buraya kadar her şey Büyükelçiliğimiz tarafından eksiksiz olarak takip edilmiştir. Bu sırada, sonraki gelişmelerin de gösterdiği üzere, Bilge Kağan Baş’ın bazı gazetecilere de mesajlar atarak yaralı vatandaşımızın durumundan onları haberdar ettiği anlaşılmaktadır. Türkiye yerel saati ile 8 Ağustos saat 21.17’de yaralının durumu ile ilgili bilgi tarafıma da doğrudan iletildi. Saat 22.10’da tarafıma ulaşan bilgi notundaki telefon numarasını aradım, açan olmadı. Bir süre sonra geri dönüş yapan ve Bilge Kağan Baş olduğunu öğrendiğim yaralının arkadaşına 15 dakikalık telefon görüşmemizde hastanın durumunu sordum, Türkiye’ye transferi ile ilgili şartları ve seçenekleri anlattım, hastanın moralini yüksek tutması gerektiğini ve mutlaka çözüm üreteceğimizi söyledim. Bu noktada Büyükelçilik, Sağlık Bakanlığı ve THY’nin görev ve sorumluluklarının neler olduğunu açıkladım. Akabinde Büyükelçilikteki ilgili arkadaşımıza sabah ilk iş olarak THY ve Sağlık Bakanlığı ile görüşmeleri talimatını verdim. 9 Ağustos’ta Büyükelçiliğimiz hem THY’nin Cakarta Ofisi ve Bali İstasyon Şefi hem de yaralının arkadaşı Bilge Kağan Baş ile temasa geçerek hastanın nakli konusunda Bali’de görüşmelerini sağladı. THY Bali Ofisi hemen harekete geçerek müsait ilk uçakla hastanın transfer planını yaptı. THY’den Büyükelçiliğimize ulaşan bilgiye göre aynı gün hastanın nakli için Business Class biletlerin THY tarafından ücretsiz temin edileceği teklif edilmiş, ancak bu teklif hasta yakınları tarafından, biletlerin bir başkası tarafından alındığı gerekçesi ile kabul edilmemiş, THY’ye teşekkür edilmiştir. 

Sağlık Bakanlığımızın ilgili birimleri de konu kendilerine ulaştırıldığı andan itibaren Büyükelçilimiz ile koordineli bir şekilde hastanın durumunu yakından takip ederek gerekli hazırlıkları yapmıştır. Nihayetinde uygun olan ilk uçakla Tuğcan Işık’ın nakli THY tarafından gerçekleştirilmiş, Sağlık Bakanlığı’mızın görevlileri tarafından karşılanarak Çam-Sakura Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştır. Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Kemal Memişoğlu hastayı bizzat ziyaret ederek Tuğcan ve ailesine geçmiş olsun dileklerini iletmiş ancak bunu medyada duyurma ihtiyacı hissetmemiştir. Görüldüğü üzere devletimiz ve kurumları takipçi sayısı yüksek bir sosyal medya hesabında iddia edildiği gibi yaralı vatandaşımızı yalnız bırakmamış, eşgüdüm halinde hareket ederek vatandaşımızı sağ salim Türkiye’ye getirmiştir. Aynı sosyal medya hesabında şahsımızı da doğrudan hedef alan paylaşımlar yapılmıştır. İtibar suikastı ve linç girişimi olarak özetlenebilecek paylaşımlarda kullanılan dil ve üslup yakışıksız ve seviyesizdir. Bunlara cevap verme gereği duymadık zira bizim önceliğimiz üstlendiğimiz görevi en iyi şekilde yapabilmek ve vatandaşlarımıza her alanda destek olmayı sürdürmektir. 

Konuyu, Tuğcan Türkiye’ye gelmek üzere Bali’de uçağa bindikten hemen sonra arkadaşı Bilge Kağan Baş’ın gönderdiği şu mesaj ile bitirelim: “Sayın Büyükelçim, arkadaşımız uçağa bindi. Sayenizde, açtığınız yolda, Türk Hava Yollarıyla süreci hızlandırmanız sayesinde ülkemize kavuşmasına saatler kaldı. İndiğinde de sağlık bakanlığı sizin kurduğunuz iletişim sayesinde karşılayacak, hastaneye yatışı hemen olacak. Allah sizden tekrardan razı olsun. Her şey için minnettarız. Ailesinden de, bizden de selamlar ve sevgilerle.” 

Prof. Dr. Talip Küçükcan
T.C. Cakarta Büyükelçisi

Hiç yorum yok:

State and Religion in Europe; Governing Religious Affairs

State and Religion in Europe: Governing Religious Affairs Edited by  Ali Köse, Marmara University & Talip Küçücakcan, Ambassador of T...