3 Aralık 2009 Perşembe

Kurban ve Noel Arası…

Yurt dışında yaşamak farklı deneyimlere açık olmayı gerektiriyor. İşte bu hafta kutladığımız Kurban Bayramı ile 25 Aralık’ta Hıristiyanların kutlayacağı Noel, Hz. İsa’nın doğum günü olarak bilinir ve kutlanır. Tabi hepimizin içine yaşadığı toplumun geleneklerinden, inançlarından ve neyi ne zaman ve niçin kutladıklarından haberdar olmamız gerekir. Akdi takdirde bizim de karşı taraftan benzer bir şeyi beklememiz mümkün olmaz.

Ramazan ayını ve bayramını geride bırakalı çok olmadı aslında. Aradan iki ay kadar bir zaman geçti ve Kurban Bayramı geldi. Bu arada Hac mevsimine de girildi ve belki birçok tanıdık ve akrabanız da şu günlerde kutsal yolculukta. Mekke ve Medine’de manevi serüvenin zirve noktalarında. Onlar da kurbanlarını orda kesti ve Hac gibi büyük ve haz dolu bir ibadeti ifa etmenin huzurunu yaşıyorlardır.

Müslümanların sadece bayram ve Hac ibadetleri yok kutladıkları. Bunun yanı sıra kandiller, mevlitler, sünnet, doğum ve ölüm gibi durumlarda yapılan törenleri de vardır. Biz Türkler olarak bunlara özel önem veririz çünkü inançlarımız ve geleneklerimiz iç içe geçmiş bir şekilde kültürümüz var eder, zenginleştirir ve güçlendirir. Biz bütün bunları yaşadığımız ülkelerde korumak ve genç kuşaklara aktarmak durumundayız.

Kültürel varlığımızı sürdürdüğümüz sürece kimlik denilen aidiyet duygusunu koruyabiliriz. Ayrıca unutmayalım ki İngilizlerin bize saygı duymasını istiyorsak kim olduğumuzu neye niçin inandığımızı iyi anlatmalı ve kimliğimizin arkasında dimdik durmalıyız. Hemen saf değiştiren, bir anda kimlik savrulmasına giren ve ne olduğuna henüz karar veremeyen yani iki derede bir arada kamışları ne İngilizler sever ne de başkaları. Bu nedenle kendimiz olmaya özen göstermeliyiz ve onun için de bayramlarımıza ve diğer törenlerimize özel önem vermeliyiz. Ama bütün bunları büyük bir içtenlikle yapmalıyız.

Bütün bunları neden mi yazıyorum? Yazının başlığında Noel’den bahsettim. Noel’in ne olduğunu hepimizin iyi kavraması, genel olarak Hıristiyanların özel olarak İngilizlerin bilinç dünyasında ve kültürel kimlik inşasında nasıl bir oynadığını göstermek için bu konuya girdim ki biz de kendi bayram ve törenlerimizi daha iyi koruyalım ve kutlayalım.

Doğuş Bayramı, Kutsal Doğuş veya Milât Yortusu olarak da bilinen Noel 24 Aralık’ta başlar ve 26 Aralıkta biter. Tam Noel günü ise 25 Aralık’tır. Bu özel günün geleneksel anlamda en özel tarafı ailelerin bir araya gelmesi, birlikte yemeleri ve içmeleri, aralarındaki bağları güçlendirmeleri ve tabi ki hem dini ayinlere katılmaları hem de birbirlerine hediye vermeleridir. Her ne kadar son yıllarda ticarileştiği için dini özellikleri arka planda kalsa da Noel kökeni itibariyle dini bir gelenektir. Ama zaman içinde içeriği boşaltılmış ve hem tatil hem de bolca alışverişin yapıldığı bir tüketim aracına dönüştürülmüştür.

Türkler olarak bütün bunları bilmemiz gerek çünkü farkında olmadan bazılarımız aslında dini kökenli Noel’i aynen Hıristiyanlar gibi kutlama eğilimindeyiz. Tabi ki içinde yaşadığımız toplumun gelenek ve törenlerini bilmeliyiz ancak bunları taklit etmek zorunda değiliz. Eve Noel ağacı alıp süslemek, Noel akşamı hindi pişirip yemek ve Noel Baba’dan hediyeler almak için kuyruklara girmek popüler kültürün esiri olmak anlamına gelir. Ama komşumuz Hıristiyan ise onun Noel’ini de kutlamak görevimizdir karşılaşınca. Mutlu Noeller dilemek bize bir şey kaybettirmez tam tersine gösterdiğimiz yakınlık için saygı kazandırır.

Unutmayalım ki başkalarına özenerek bu ülkede saygınlık kazanamayız. Ancak kendimiz olarak kalabildiğimiz, kendi geleneklerimizi çatışma ve sürtüşmeden koruyup kutladığımız ve genç kuşaklara aktarabildiğimiz ölçüde saygınlık kazanırız.

Özenti içinde yaşayanlara bu nedenle de kılıktan kılığa girenlere ne kimse güvenir ne de yanında yöresinde görmek ister.

Hiç yorum yok:

Yükseköğretimde uluslararasılaşma Türkiye için ne vadediyor?

Prof. Dr. Talip Küçükcan  Bu yazının başlığı "Türkiye 370 milyar dolarlık yükseköğretim ekonomisinden ne kadar pay alıyor?" olab...