Antalya, 18-20 Eylül 2006 tarihlerinde Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Onuncu Kurultayı’nı ağırladı. Yaz sıcağının yavaş yavaş etkisini kaybettiği, turistlerin otel ve sahilleri boşalttığı Antalya, Eylül ayında farklı bir canlılık ve yoğunluk yaşıyordu. Antalya aynı tarihlerde Altın Portakal Film Festivali ve Avrasya Film Festivali’ne de ev sahipliği yaptı. Ben sadece Kurultay’ı izleme imkanı bulduğum için, bu toplantıya kimlerin katıldığını, hangi konuların tartışıldığını, ne tür kararların alındığını ve böylesine geniş katılımlı bir kurultayın taşıdığı potansiyelleri tartışacağım.
Kurultay’a yurt dışındaki Türklere ilişkin araştırmalarıma dayalı katkılar sağlayabileceğim düşüncesi ile delege olarak katıldığım ve Kültür Komisyonu’nda raportör olarak bütün gün tartışmaları not ettiğim için bir çok konuda derinlikli gözlem yapma imkanı buldum. Ayrıca Londra’daki gazetelerden de sadece Haber gazetesi bu kurultayı bir yazarı kanalıyla yerinde izlemiş oldu. Şimdi yaptığım gözlemlerin bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
Kurultay’da ilk dikkati çeken, bu toplantının organizasyon açısından büyük bir emek ve ciddi bir çalışmanın ürünü olduğu idi. İkincisi, Kurultay’ın sadece teorik tartışmalar ve tavsiyelerle sınırlı kalmaması için yeni bir vizyon ile sonuca odaklı şekilde düzenlenmiş olması idi. Kurultay kararlarının uygulanabilmesi ve hayata geçirilmesi açısından sonuca odaklı çalışma yöntemi ciddi bir yenilik olup benzer kurultaylar için örnek alınması gereken bir bakış akışı sunuyor. Bu yeniliği gerçekleştiren, kuşkusuz Kurultay’ın koordinatörlüğünü üstlenen Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay ile Kurultay’ı düzenlemekle sorumlu kurum olan TİKA Başkanı (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi) Dr. Hakan Fidan’ın yeni vizyon ve stratejik yaklaşımları olmuştur. Daha önce yapılan dokuz Kurultay’da çok sayıda karar alınmış ancak bunların çoğu uygulanamamıştır. İşte onuncu Kurultay’ın en önemli farkı burada ortaya çıkacak. Alınan kararların hayata geçirilmesine yönelik somut adımların atılması ve projelerin ilgili icracı kurumlarca üstlenilip sürdürülmesi beklentisi var. Eğer bunlar yapılırsa Kurultay büyük oranda amacına ulaşmış olacaktır. Aksi takdirde önceki kurultayların kısır döngüsüne hapsolacak ve sadece bir iletişim ve sosyo-politik ağ aracı olarak kalacaktır.
Kurultay’ın açış konuşmasını yapan Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay yukarıda işaret edilen vizyon çerçevesinde çalışma yapmak istediklerini, alınan kararların uygulanabilmesi için çok sayıda kamu kuruluş yetkilisinin de toplantıda yer aldığını belirtti. Biz izleme komitesi umarız kurultay kararlarından bazılarının projeye dönüştürülüp dönüştürülmediğini ve uygulanıp uygulanmadığını takip eder. Böyle bir takip olmadan yaklaşık bir milyon dolar harcandığı söylenen Kurultay’ın niçin tekrarlandığı daha da sorgulanır hale gelecektir.
Kurultay’da ilk somut öneriler Başkaban Recep Tayip Erdoğan’dan geldi. Farklı Türk devlet ve topluluklarından yüzlerce delegenin hazır bulunduğu açılış töreninde konuşan Başkaban Erdoğan’ın somut önerileri şunlardı: Türk devlet ve toplulukları arasındaki mevcut ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi; kültürel yakınlık ve birliğin sağlanmasına yönelik olarak ortak bir iletişim dilinin benimsenmesi ve ortak tarih kitaplarının okutulması; siyasi işbirliği alanında ise ‘Türkçe Konuşan Devlet Topluluğu’ oluşturulması. İlk planda kulağa hoş gelen bu önerilerin hayata geçirilmesi siyasi, ekonomik, kültürel ve özellikle de küresel güç mücadeleleri nedeniyle kıza zamanda mümkün görünmemekle beraber bir hedef göstermesi açısından önemli sayılmalıdır.
Kurultay’a çok sayıda delege katılmasına karşın komisyonların beklendiği kadar verimli çalıştığını söylemek zor. Örneğin Kültür Komisyon’una katılmak için üç yüz kişi kayıt yaptırmış ancak katılım öğleden önce altmış kişi öğleden sonra kırk kişiye sınırlı kalmıştır. Komisyona gelenlerin bir kısmı önceki dokuz Kurultay’a da katılmış olduklarını söyledi. Anlaşılan genelde aynı kişiler katılıyor ve sürekli aynı konuları gündeme getiriyorlar. Kültür Komisyonu başkanı Prof. Dr. Mustafa İsen, önceki dokuz kurultayda kültür alanında alınan tüm karar ve önerileri özenle çıkararak üyelerin dikkatine sundu ve yeni karar ve öneriler üzerinde tartışma açtı. Komisyon’da raportör olarak bulunduğum için her konuşanı dikkatle dinleyip not ettim. Amaç önceki kurultaylarda ele alınmayan konuları ve teklifleri tespit etmekti. Ne yazık ki dokuz yıldır Kurultay’a katılanlar önceki yıllarda ne söylediyse aşağı yukarı aynı şeyleri söyledi. Bazı katılımcılar komisyon konusu ile alakası olmayan korsan bildiriler sundu. Üç-dört yeni teklifin dışında kayda değer tartışma olmadı çünkü önceki kararların çoğunun projeye bile dönüştürülmediği, kimse tarafından sahiplenmediği görüldü. Eskiden olduğu gibi o yapılsın, bu yapılsın türünden bol temennilerde bulunuldu.
Kurultay, Antalya’nın en güzel otellerinden birinde yapıldığı için olsa gerek, komisyonlarda çalışmaları için davet edilen çok sayıda delege havuz kenarında çay ve kahve sohbetine dalmış görüntüsü veriyordu. Biz komisyonda raportör olarak çalışırken çok sayıda delegenin tatil havasına girdiklerini görmek gerçekten acı vericiydi. Bu kurultaydaki çalışmalarım ve gözlemlerim beni şöyle bir sonuca ulaştırdı diyebilirim: Kurultay, katılımcıların birbirlerini tanıması, ortak projeler geliştirmesi ve beşeri bir ağ kurulması açısından olumlu potansiyeller taşıyor. Ancak on kurultayda da benzer konuların görüşülmesi, konuyla ilgili ilgisiz hep aynı kişilerin davet edilmesi, komisyon çalışmaları yerine havuz, çay ve kahve keyfi çıkarma eğilimindekilerin az olmayışı bu tür kurultayların bir gösteriden ibaret olduğu izlenimi uyandırıyor. Bütün bunları gördükten sonra, her ne kadar hiç aksatmadan çalışmalara katılmış olsam da, kamu bütçesiyle düzenlenecek benzer kurultaylara davet edilmem durumunda etik ilkelerim gereği katılmama kararı aldım.
Bu Blogda ekonomik büyüme potansiyeli ile küresel jeopolitik gelişmelerde etkisini artıran ASYA'dan gözlemler paylaşmaya çalışacağım. Pergelin sabit ucu dünyanın dördüncü, İslam Dünyası'nın en büyük nüfusuna sahip Endonezya'da olacak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?
Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Yükseköğretim bütün ülkeler için stratejik bir alan ve önemli bir ekonomik sektör. Üniversiteler nitelikli insan ...
-
Türkiye ve Endonezya arasındaki ikili ilişkiler olumlu ilerliyor. İki ülke arasında 2022 yılında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Endonezya Küreselleşme diye tanımladığımız olgu, soyut anlamda fiziki sınırları aşan bir hareketlilikle devam e...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder