5 Temmuz 2008 Cumartesi

İngiliz gençliğine bir haller oluyor

İngiltere’de hepimizi yakından ilgilendiren ve son aylarda daha da belirginleşen bazı kaygı verici gelişmeler oluyor. Daha spesifik söylemek gerekirse İngiltere gençliğine bir haller oluyor. Hangi gazeteyi açarsanız açın gençlerin gittikçe vahim bir duruma sürüklendiği haberleri görmezden gelemezsiniz. Bunlar ararında bizim de kendi gençlerimiz adına kaygılanmamız gereken haberler var. Özellikle şiddet, uyuşturucu ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar sürekli artıyor. Şimdi bunlar üzerinde teker teker biraz durup düşünelim. Vahim bir tablo ortaya çıkacak ama bu kadere teslim olmak anlamına gelmiyor.
Gençler arasındaki şiddet had safhaya çıktı. Hatta bazı anne-babalar, bırakın sokakları, okullarda bile çocuklarının güvenliğinden emin değil. Her okulda az-çok çeteleşme var. Üstüne üstelik artan yabancı karşıtlığı ve popüler ırkçılık da buna eklendiğinde hepimizi rahatsız edecek bir manzara ortaya çıkıyor. 2008 yılının ilk yarısını geride bıraktık sayılır. Şimdi dönüp geriye bakalım. Bu gazete de dahil olmak birçok basın organında saldırıya uğrayan, öldürülen veya içe dönük bir şiddetin sonucu olarak intihar eden Türk gençlerine ilişkin haberleri üzüntüyle okudunuz. Belki bir kısmınız saldırıya uğrayan gençlerin yakını, akrabası veya arkadaşınızdır. Her halükarda İngiltere’de gençlerin bir kısmı şiddet girdabının sarmalına kaptırıyor kendilerini.
Peki niçin? Neden okumak, çalışmak ve topluma katkıda bulunmak yerine bazı gençler sokak çetelerinin üyesi oluyorlar? Başkalarına zarar vermek, yaralamak ve öldürmek gibi hiçbir kültür ve uygarlıkta kabul görmeyen davranışlar sergiliyorlar? Bunlar işsiz, aç, yoksul, aile ve toplumdan dışlanmış oldukları için mi terör estiriyorlar? Doğrusunu söylemek gerekir bu soruların tek bir cevabı yok. Bir kısmı işsizlik ve yoksulluktan bir kısmı ise kendini ispatlama uğruna şiddeti benimseyebilir. Ama sosyolog ve psikologların yaptıkları araştırmalara göre gelişmiş ve belirli bir refah düzeyine ulaşmış ülkelerde gençlerin şiddet içeren davranışlarda bulunmalarının bambaşka bir nedeni var. O da “amaçsızlık”.

—Amaçsızlık insanı kemiren bir yaradır-
İnsana hayatı zindan eden unsurlardan biri sabah kalktığında ne yapacağını bilememesidir. Yani kalktığı andan itibaren bir amacının, hedefinin ve uygulamaya koyacağı bir planın olmayışıdır. Peki, ne yapar amaçsız insan? Belki amaçsızlığın ilk zamanları rahat gelebilir. Yani istediğiniz saatle kalkar, gezer, eğlenir ve istediğiniz saatte yatar uyursunuz.
İlk bakışta bu durum bazılarına hoş gelebilir. Ama kazın ayağı hiçte öyle değil. Herkes çalışıp üretirken, işe, okula vb. yerlere giderken işsiz güçsüz aylaklık yapmanın keyfi uzun sürmez. Çünkü rasyonel insan çalışmadan, üretmeden ve topluma katkıda bulunmadan hayatını sürdüremez. Böyle sürdürenlere toplumda “asalak” denir. Tüketim kültürünün de esiri olan bu tipler için kaçınılmaz olarak “amaçlarını” yitirir. Bir süre sonra aynaya baktıklarında artık işe yaramaz, kimsenin adam yerine koymadığı, saygınlığını yitirmiş tiplere dönüşür. İşte bu noktada kendilerini yeniden ispatlama gayreti içine girerler.
Kendini toplumun saygı gösterdiği ve onay verdiği yollarla kanıtlayamayanlar için bir tek yol kalıyor: Kaba kuvvet kullanmak, dikkat çekmek için sağa sola saldırmak, başkaları üzerine otorite kurmak için çeteleşmek ve şiddeti araçsallaştırmak. Bunun temel nedeni yukarıda da belirtildiği gibi “amaçsızlıktır”.
Ne yazık ki İngiltere’de gençliğin bir kısmı işte bu sosyal hastalığın pençesine düşmüş durumda. Kendilerini başka türlü kabul ettiremedikleri için sokakta ve okulda başkalarına saldırıyorlar. Ya da kendi davranış ve kişiliklerine duydukları öfkenin sonucu yine kendilerini hedef alıp intihar ediyor, uyuşturucu kullanmaya başlıyor ve kontrolsüz, ilkesiz, korunmasız cinsel dürtülerinin peşinde koşuyorlar. İngiltereli genç Türkler de zaman zaman bu risklerle karşı karşıya kalıyorlar. Bu risklere karşı koymanın en etkin yolu sağlam bir aile, moral değerlerin korunması, eğitim ve gençlere ömür boyu sürecek amaçların edindirilmesidir. Bu amaçların neler olabileceğini sonraki yazılarımızda paylaşacağım.

Hiç yorum yok:

Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?

Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...