31 Ocak 2007 Çarşamba

Türkiye’nin küresel rolü

İstanbul iki önemli toplantıya ev sahipliği yapıyor. Biri perşembe diğer ise cuma günü yapılacak olan iki uluslar arası toplantı var önümüzde. Her ikisi de birbirinden önemli ve çok etkin kurumların deneyimli kişiler tarafından temsil edildiği toplantılar. Bu toplantılar hem bölgesel hem de küresel barış, hoşgörü ve diyalog arayışlarına katkıda bulunmayı amaçlıyor. Tabi ki Türkiye her iki toplantıda da başlıca aktörlerden biri olarak rol alıyor. Zaten toplantıların İstanbul’da yapılması da bu mesajı vermeyi amaçlıyor. Toplantılara ilişkin bilgileri aşağıda detaylı olarak vereceğim.
Sizin de farkında olduğunuz gibi Türkiye son yıllarda aktif bir dış politika izliyor. Artık kenarda, köşede ve olayların arkasında değil, yeni proje ve girişimlerde rol alan, komşu ülkeleri ile iyi geçinerek bölgesel etki alanını genişleten ve ayrıca Güney Amerika ve Afrika gibi yeni açılımları ile küresel bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ülkemiz adına bundan gurur duymalı ve bu tür açılımlara desteklerimizi sürdürmeliyiz.
Türkiye’nin küresel boyutta önemini gösteren en son girişim bilindiği gibi “Medeniyetler İttifakı” projesi idi. İspanya ve Türkiye’nin eş başkanlığını yürüttüğü bu proje dünyanın en saygın düşünür, lider ve bilim adamlarını bir araya getirdi. “Medeniyetler İttifakı” projesinin final toplantısına İstanbul ev sahipliği yaptı. BM Genel Sekreteri de dahil olmaz üzere çok sayıda önemli figür İstanbul’a, yani farklı medeniyet birikimlerinin kentin her yanında görülebileceği bu müthiş şehre geldi. “Medeniyetler İttifakı” projesi, Türkiye’nin sadece bölgesel değil aynı zamanda küresel bir saygınlık ve etki gücü taşıdığına işaret ediyor. Benzer girişimlerin başarıyla sonuçlanması, sadece bölgede değil dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan Türk ve Müslüman toplulukları da etkiyecek bir içeriğe sahip.
Türkiye artık korku ve kuşkulara göre değil, ulusal ve bölgesel çıkarlara bakarak ve bunların küresel yansımalarını görerek politikalar üretmeye çalışıyor. İşte bunun bir neticesi olarak ta aşağıda kısaca bahsedeceğim girişimlere ev sahipliği yapıyor.
Bu girişimlerden ilki “Strategic Vision Group “Russia-Islamic World” adını taşıyor. Bilindiği gibi soğuk savaşın bitiminden ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya sınırları içinde kalan yirmi milyondan fazla Müslüman var. Ayrıca Rusya sahip olduğu askeri, ekonomik ve enerji kaynaklarından dolayı bölgenin en güçlü aktörelerinden biri. Hem Rusya hem de İslam dünyasının, çok karmaşık bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde yeni müttefiklere ihtiyacı var. Küresel gelişmeler de zaten bunu gösteriyor.
İşte bu nedenle Türkiye’nin de aktif olarak rol aldığı bir girişim var: Rusya-İslam dünyası yakınlaşması. İstanbul’da iki gün sürecek Stratejik Vizyon Grubu toplantısına İslam Konferansı Örgütü de (İKÖ) destek veriyor. Toplantıya, Tataristan cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere çok sayıda etkin devlet adamı ve düşünür katılıyor. Bu toplantıya ben de katılarak Rusya-İslam dünyası yakınlaşmasının entelektüel ve pratik temelleri neler olabilir ve hangi somut projeler gerçekleştirilebilir konularında katkıda bulunacağım.
Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı diğer önemli toplantı İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) öncülünde yapılacak. Toplantının konusu İslam fobisi ile mücadele. Toplantı özellikle Batı ülkelerinde gittikçe yükselen İslam ve Müslüman korkusu ile nasıl baş edilebilir sorusu üzerine yoğunlaşacak. Benim de davetli olduğum bu toplantıya hem Türkiye, hem İslam ülkeleri hem de Avrupalı Müslümanlardan temsilciler katılacak. Çok az sayıda ancak kendi alanlarında uzmanların katılacağı bu toplantıda İslam korkusunun kökenleri, Batı’daki Müslüman imajı ve medyada yer alan söylemler tartışılacak. Bunun da ötesinde İslam korkusunu yenmeye yönelik somut projeler gündeme gelecek. Yani her iki toplantıda da uygulanabilir projeler gündeme gelecek. Sadece olup bitenler tartışılmayacak. Acaba mevcut durumu daha da iyileştirmek, Müslümanlara sürülen kara lekeyi silmek, Türkler de dahil olmak üzere Avrupa ve ABD’de yaşayan Müslümanların imajını hak ettikleri olumlu yöne çevirmek için ne yapabiliriz ve bunları hangi ortaklarla gerçekleştirebiliriz soruları üzerinde durulacak.
Her iki toplantıyı da içerden izleme ve katkıda bulunma fırsatım olacak. Toplantılardaki tartışma ve gözlemlerimi bu köşede okurlarla paylaşacağım.

Hiç yorum yok:

Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?

Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...