Yeni yıla gireli daha iki-üç hafta oldu. Hepimizin yeni dilekleri, düşleri ve planları vardır eminim yeni yıl için. İngiltereli Türkler olarak bireysel olduğu kadar kolektif hayallerimiz ve projelerimizin de olması gerektiğini düşünüyorum. Sayımız kesin olarak bilinmese de iki yüz bini çoktan aşmış bir Türk nüfusu yaşıyor İngiltere’de. İster Türkiye ister KKTC kökenli olsun, İngiltere’deki Türkler, hem Türkiye hem de KKTC için son derece önemli ve değerli beşeri sermaye anlamına geliyor. Kuşkusuz bu beşeri sermaye eğitim, ekonomi ve sivil güçleri ile kimsenin göz ardı edemeyeceği kadar ciddi bir birikime sahip. Bu birikim zaman zaman kendini gösteriyor ama bana kalırsa yeterince mobilize olmuş durumda değil.
İngiltereli Türkler niçin yeterince mobilize değil sorusunun cevabını başka bir yazıda tartışmaya çalışacağım. Bu yazıda Türklerin potansiyel güçlerinin Türkiye ve KKTC açısından hangi alanlarda acilen harekete geçmesi gerektiği üzerinde duracağım. Unutmayalım ki hem Türkiye hem de KKTC sınırlı ekonomik güçlere sahip. Batının kalkınmışlık standartlarına sahip değil. Eğitim seviyesi Avrupa ülkelerine göre düşük. Halbuki, İngiltereli Türkler, yıllardır bu gelişmiş ülkede yaşamanın getirdiği imkanları kullanarak kendilerini geliştirmiş, belirli bir ekonomik birikime ve bunlardan da önemlisi örgütlenme ve çeşitli fonları kullanma açısından ciddi bir birikime ulaşmıtır. Şimdi bu birikimin Türkiye ve KKTC için harekete geçmesi gerekiyor. Bunun için mükemmel bir zaman dilimi içindeyiz. Bir taraftan Türkiye AB’ye girmek istiyor, diğer taraftan KKTC’ye uygulanan ambargoların kaldırılması için çalışılıyor. İşte böyle bir politik ortamda İngiltereli Türkler aşağıdaki konularda Türkiye-KKTC ve Avrupa arasında köprüler kurabilir.
İlk köprü sivil kuruluşlar arasında kurulabilir. Zaman zaman bu köşede AB’nin sivil kuruluşlara kapsamlı finansal destekler verdiğini yazıyorum. Yine öyle bir dönemdeyiz. Milyonlarca Euro’luk hibe şeklindeki yardım sivil kuruluşlarını bekliyor. Şimdi yapılacak iş İngiltere’de kurulu sivil kuruluşların ortak projeler için Türkiye ve KKTC’den ortaklar bularak eğitim, sağlık, kalkınma ve imaj çalışmaları alanlarında yeni girişimlerde bulunmak üzere ilgili kurumlara başvurmaları.
Hemen belirtelim ki, Türkiye ve KKTC’de sivil toplum kuruluşları İngiltere Türklerine kıyasla daha az, zayıf ve yetersiz bir görüntü içinde. Yapılacak her türlü ortak girişim bu kuruluşların deneyimlerini ve kapasiteleri artıracak. Hem know-how (uzmanlık, bilgi ve deneyim) aktarım ve paylaşımı hem de son derece kıt imkanlarla faaliyet yürüten dernek ve vakıflara destek sağlanmış olacaktır. Türkiye ve KKTC’de sivil girişimlerin güçlenmesi gerektiğinde hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
Bilindiği gibi ne KKTC, ne de Türkiye’de sivil toplum henüz istenilen düzeyde güce ve imkana sahip değil. Bu nedenle İngiltereli Türklerin hem insan kaynaklarını, bilgi, beceri ve deneyimlerini hem de finansal kaynaklarını paylaşmaları devrim niteliğinde sonuçlar doğuracaktır. Gerek Türkiye gerekse KKTC’de, iç ve dış politikadaki açılımların sivil ayağının olması böyle girişimlerin yapılmasına bağlı. Halen bazı düşünce kuruluşları ve sivil örgütler politika belirleme süreçlerine dahil olmaya çalışsalar da, yeterli donanımları olmadığından etkileri çok sınırlı kalmaktadır.
Bana kalırsa ilk projeler sivil kuruluşların kapasite artırımlarına ve insan kaynaklarını geliştirmelerine yönelik olmalı. Çünkü sağlam bir bilgi ve insan altyapısı olmadan hiçbir kurum sürekli olamaz. Yapılan işler amatörce ve yarım yamalak olur ki bu da yeni kuşakların cesaretlerini kırıcı bir etki yapar. İşte bu nedenle İngiltereli Türkler ellerindeki bütün imkanları seferber ederek Türkiye ve KKTC’de dernek, vakıf ve sendika gibi kuruluşların kapasitelerini artırmaya yönelik faaliyetler içine girmelidir. Bunun için gerekli olan insan ve finansal kaynak var. Eğitim ve deneyim de var. Şimdilerde eksik gibi görünen veya potansiyel olarak var olup ta henüz gün yüzüne çıkmayan şey ise ortaklaşa iş yapma, projeler başlatma ve yürütme niyeti ve arzusu sadece.
Unutmayanız ki Türkiye ve KKTC’nin geleceğinde bugün küçük ve sıradan gördüğümüz katkılarınız büyük etkileri olacaktır. İngiltere’de ne kadar zamandır yaşıyor olursanız olun, yıllar geçmesine rağmen ne Türkiye ne de KKTC aklınızdan ve gönlümüzden çıkmadı ve çıkmayacak. Hatta ölene kadar bu sevgi ve bağlılık ilişkisi devam edecek. O halde ne bekliyoruz? Türkiye ve KKTC’ye el uzatma zamanı değil mi şimdi?
Bu Blogda ekonomik büyüme potansiyeli ile küresel jeopolitik gelişmelerde etkisini artıran ASYA'dan gözlemler paylaşmaya çalışacağım. Pergelin sabit ucu dünyanın dördüncü, İslam Dünyası'nın en büyük nüfusuna sahip Endonezya'da olacak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?
Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Yükseköğretim bütün ülkeler için stratejik bir alan ve önemli bir ekonomik sektör. Üniversiteler nitelikli insan ...
-
Türkiye ve Endonezya arasındaki ikili ilişkiler olumlu ilerliyor. İki ülke arasında 2022 yılında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Endonezya Küreselleşme diye tanımladığımız olgu, soyut anlamda fiziki sınırları aşan bir hareketlilikle devam e...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder