16 Mayıs 2007 Çarşamba

Seçim sosyolojisi

Türkiye’de genel seçimlerin 22 Temmuz’da yapılması kararlaştırıldı. Olağandışı bir gelişme olmadığı takdirde yaklaşık kırk milyon seçmen bu tarihte oy kullanacak. Eğer okurlarımız aynı tarihe rastlayan günlerde yaz tatillerine çıkmış olurlarsa Türkiye’deki seçim şenliğine tanıklık edebilecekler. Türkiye’de seçimler İngiltere, Almanya ve Fransa’daki gibi sessiz, sakin ve sönük geçmez. Seçimler bir karnaval havasında geçer. Toplumun dinamizmini seçimin en başından itibaren görmek mümkündür. Aday belirleme sürecinden tutun da miting meydanlarından seçim sandıklarına gidiş aşamasına kadar hemen her aşamada bu dinamizmi görmek mümkündür.
Türkiye’de seçimlerin bu kadar renkli, hareketli ve festivali andırır bir hava içinde geçmesinin bazı nedenleri var. Bunlardan birincisi toplumun siyasetten beklentisinin yüksek oluşu ve değişim arayışına duyulan ilgidir. Bir diğer nedeni ise Türkiye’deki siyasal eğilimlerin çok saha çeşitli ve zengin bir yelpazeye sahip olmasıdır. Örneğin İngiltere’de, siyaset anlamında bütün taşlar yerine oturmuş sayılır. İki partili bir sistem görüntüsü var. Her ne kadar Liberal Parti de mecliste temsil ediliyor olsa da aslında yıllardır İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti arasında geleneksel bir çekişme ve mücadele var. Hangi parti iktidara gelirse gelsin eğitim, sağlık, ulaşım ve uluslar arası ilişkiler alanlarında birbirine benzer politikalar izliyor. Temel konularda ciddi bir politika ayrışması veya kırılması yok. Toplumun da bu yönde ne bir beklentisi ne de bir kaygısı var. O nedenle İngiltere’deki seçimlere katılım oranı düşük oluyor. Çünkü seçimlerin bir heyecanı yok ve beklenti de oluşturmuyor. Herkes şunu iyi biliyor. Hangi parti iktidara gelirse gelsin benzer politikalar izleyecek. Hayat akışında belirgin bir değişim olmayacak. Bu nedenle bazıları oy versem de aynı vermesem de aynı diyor ve sandığa gitme gereği duymuyor.
Sosyolojik bir analiz yapıldığında Türkiye’deki durumun çok farklı olduğu görülür. Seçmen davranışlarına bakıldığında siyasetten beklentinin çok yüksek olduğu, siyasetin hayatın bir çok alanında değişim yaratabilecek bir süreç olduğu, siyasi partilerin kısmen de olsa birer sığınak olarak görüldüğü söylenebilir. İşte bu nedenle seçmenlerin nerdeyse yüzde doksanı gider oyunu kullanır. Her oyun beklenen değişime bir katkı sağlayacağı düşünülür.
Türkiye’yi diğer ülkelerden farklı kılan bir başka özelliği de, ülkedeki siyasal tercihlerin ve ideolojik ayrışmaların daha belirgin bir şekilde dışa vurulmasıdır. İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde genel sağ-sol ve liberal-muhafazakar gibi ayrımlar var. Bu ayrımlar sosyolojik açıdan bakıldığında toplumsal ayrışmalara neden olmuyor. Bu nedenle politikacılar söylemlerinde ideolojik bir dil kulansa da bu fazla heyecan uyandıran, toplumu geren ve siyaseti bir hesaplaşma arenasına dönüştüren bir sürecin ortaya çıkmasına neden olmuyor. Halbuki Türkiye’de ideolojik sembol ve dil kendi karşıtlarını ve muhaliflerini üretiyor.
İşte bu nedenledir ki, siyaset zaman zaman toplum mühendisliğine dönüşme riski taşıyor. Türkiye’de tek parti dönemi politikaları yukardan empoze edilen ve topluma rağmen sürdürülen bu türden mühendisliğin izlerini taşır. Buna karşı çıkan irade işte bu nedenle 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’yi iktidara taşımıştır. Bu tarihten itibaren de siyaset bir tür hesaplaşma alanına dönüşmüş ve Türkiye’deki iktidar mücadeleleri eğitim, sağlık, ulaşım ve toplumsal refah gibi projelerden çok bazı sanal kaygı ve korkular ekseninde yürütülmüştür.
Bunun en son örneğini yaklaşan seçimlere ilişkin tartışmalarda görmek mümkündür. Mevcut partiler hangi toplumsal projeleri olduğundan hiç bahsetmiyor. Ne kadar laik, demokrat ve hukuk yanlısı olduklarını göstermeye ve rakiplerinin bu alanlardaki eksikliklerini göstermeye çalışıyorlar. Kuşkusuz bütün bunlar Türkiye’ye her zaman ki vakit kaybettiriyor.

Hiç yorum yok:

Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?

Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...