“Arap halkları uzun yıllar kendi coğrafyalarında kahramanlarını aradı. Ne var ki, Arap dünyasına umut veren bir kahramanı bu coğrafya bir türlü bulamadılar. Arap sokakları kahramanlarını Türkiye’de buldu”.
Bu sözler 2 Ekim 2010 tarihinde Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılan bir konferansa dinleyici olan katılan bir gözlemciye ait. “Arap Toplumları ve Türkiye Modeli” (Arab Societies and the Turkish Model ) başlığını taşıyan konferansı Mısır’daki tanınmış ve saygın kuruluşlar organize etti. The Middle East Studies Center, Al Sharq Center for Regional and Strategic Studies ve The American University in Cairo bir araya gelerek Türkiye’nin deneyimlerini, özgün değerini ve bütün bunların Araplar açısından ne önem taşıdığını tartışmaya açtı.
Konferansa hem Arap hem de Türk bilim insanları (Prof. Dr. Fulya Atacan, Prof. Dr. Ömer Taşpınar) katıldı. Benden istenen konuşmanın başlığı “Islam and the Secular State in the Turkish Experience” idi. Yani “Türkiye’nin İslam ve Laik Devlet Deneyimi”.
Kahire Kaosa Teslim
THY’nin Mısır uçağı tıka-basa doluydu. Yaklaşık iki saatlik rahat bir uçuştan sonra Kahire havalimanına indik. Bu, Mısır’a ikinci gidişim. İlk gidişim doktora öğrencilik yıllarında bundan nerdeyse on beş yıl önceydi. Bizi yeni bir havalimanı karşıladı. Tertemiz, geniş, ferah ve aydınlık limanda pasaport polisleri de gayet kibardı.
Doğrusu on beş yıl öncesine göre inanılmaz bir değişim izlenimi veriyordu havalimanı. İniş öncesinde uçaktan seyrine daldığımız Kahire’nin daha da büyüdüğü, uydu kentlere kavuştuğu görülüyordu. Sanki Kahire kabuk değiştirmişti. Bu düşüncelerle havalimanından ayrılıp Kahire merkezine geldiğimizde sandığım gibi bir değişimin olmadığına tanıklık ettik ne yazık ki. Zira Kahire on beş yıl önde nasıl gördüysem aynı duruyordu. Hatta daha da çökmüş ve köhnemiş geldi bana merkezi yerleri.
Kahire’de ilk dikkatimizi şey yine trafik, toz yığını, sokakların kirliliği ve kaosu andıran kentin akışı idi. Kahire ile ilgili gözlemleri bir tarafa bırakıp konferansa dönelim tekrar.
Arap Dünyası Çıkış Arıyor
Arap dünyası yirmiden fazla devlete bölünmüş durumda. Üçyüz milyonluk Arapça konuşan bir nüfus olmasına karşın bu demografik büyüklük ciddi bir dünya gücüne dönüşebilmiş değil. Arap dünyasının büyük bir kısmı yoksulluk, diktatörlük ve baskının pençesinde ne yazık ki. Körfez ülkeleri örneğinde olduğu gibi küçük bir azınlık ise debdebeli bir hayat sürüyor. Lüksün ve refahın zirvesinde oldukları için de demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi huzurlarını bozacak işlerle uğraşmıyorlar.
Arap dünyası daha önceleri sosyalizmi ve Arap milliyetçiliğini kurtuluş reçetesi olarak denedi ancak bunlar dertlerine çare olmadı. Bazı ülkeler ise ABD ve Batı’nın yörüngesine girdi ve Irak gibi kardeş bir ülkeleri işgal edilmesine ve yağmalanmasına karşın bu yörüngeden bir türlü çıkamıyorlar.
Peki, böyle bir siyasi haritada Araplara ilham kaynağı olabilecek bir ülke var mı? Arap sokaklarındaki milyonların arayışlarına psikolojik dahi olsa umut üfleyebilecek bir örnek, bir lider, bir toplum var mı? İşte bu soruların cevaplarını arayan bazı Arap entelektüel ve bilim insanları Türkiye’ tecrübesini merak ediyorlar.
Türkiye, nasıl oldu da askeri darbelerin her on yılda bir dibe çektiği bir ülke olmaktan kurtulup dünyanın on yedinci, AB’nin altıncı büyük ekonomisi olabildi sorusunun cevabını arıyorlar. Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları konusunda gerçekleştirdikleri reformları merak ediyor, askeri vesayetin nasıl çözüldüğünü, katılımcı bir demokrasi ve açık bir toplumun nasıl inşa edildiğini öğrenmek istiyorlar. Türklerin demokrasi, İslam ve laikliği nasıl uzlaştırdıklarını öğrenmek, bundan kendileri için dersler çıkarmak istiyorlar.
Bu Blogda ekonomik büyüme potansiyeli ile küresel jeopolitik gelişmelerde etkisini artıran ASYA'dan gözlemler paylaşmaya çalışacağım. Pergelin sabit ucu dünyanın dördüncü, İslam Dünyası'nın en büyük nüfusuna sahip Endonezya'da olacak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?
Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Yükseköğretim bütün ülkeler için stratejik bir alan ve önemli bir ekonomik sektör. Üniversiteler nitelikli insan ...
-
Türkiye ve Endonezya arasındaki ikili ilişkiler olumlu ilerliyor. İki ülke arasında 2022 yılında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Endonezya Küreselleşme diye tanımladığımız olgu, soyut anlamda fiziki sınırları aşan bir hareketlilikle devam e...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder