Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
(AKPM) Türk Heyeti Başkanı AK Parti Milletvekili Talip Küçükcan ile ABD’nin dış
politikasından PYD, YPG’nin olası saldırısına kadar birçok konuyu konuştuk.
Küçükcan, ABD’nin çıkarlarını önceleyen ve odağına alan bir dış politika
yürüttüğünü söyledi. Talip Küçükcan, “PYD-YPG, Türkiye’nin çıkarlarına yönelik
herhangi bir tehdit oluşturursa buna karşılık Türkiye’nin askeri bir operasyon
yapması kaçınılmaz” ifadelerini de kullandı.
ABD KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA
MAŞALAR KULLANIYOR
-ABD’nin dış politikası ve YPG’ye
verilen silahlardan başlayacak olursak neler söylersiniz?
Amerika’nın dış politikası, ABD
çıkarlarını önceleyen ve odağına alan bir dış politika. ABD’nin daha önce NATO
ve AB gibi farklı ittifaklar ile beraber çalıştığını görüyoruz. Ortak bir
zeminde dış politika yürütme girişimleri vardı belirli ölçülerde ama Obama’nın
son döneminde ve Trump’ın gelişi ile beraber ABD’nin dış politikası tamamen
Amerika first, Amerika’nın çıkarları bağlamında gündeme gelmeye başladı.
Amerika müttefiklerinin çıkarlarını artık öncelemiyor, düşünmüyor. Amerika’nın
dış politikasını özelikle Ortadoğu’da takip ettiğimizde şunu görüyoruz, Kendisi
çekiliyor ama maşalar kullanarak kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor.
Ekonomide biliyorsunuz şahinler ekolü denen ekol Amerika’nın dış politikasında
biraz daha ağırlıklı. Müdahalecilik konusu her zaman Amerika’nın gündeminde.
Birerde bir sorun çıktığında Amerika geçmişte liberal müdahalecilikten biraz
kaçınmıştı kayıplarından dolayı ancak Trump döneminde biraz daha Amerika’daki
şahin kanatların dış politikada belirleyici bir noktaya geldiğini söylememiz
mümkün. Ortadoğu’dan başlayacak olursak daha önce de belirttiğimiz gibi ABD’nin
YPG’ye destek vermesi ismini değiştirerek dünyada bu terör hareketini DAEŞ ile
mücadele ediyor adı altında meşrulaştırması son derece sıkıntılı.
ABD DIŞ POLİTİKASININ GÜÇLÜ BİR ZEMİNİ
YOK
-Biliyorsunuz Trump gelmeden önce
şu anki tutumunun tam tersi bir tutum izliyordu. Şimdi ise çok farklı söylemler
içinde. Ne düşünüyorsunuz?
Trump’ın siyaset tecrübesi yoktu.
Aslında siyaset değil iş dünyasından gelen birisi. Kendi ekibi çok zorluklar
çekti. Trump, başkanlığı devraldığında bir taraftan Pentagon bir taraftan
ulusal güvenlik konseyi, Amerika’nın derin güçleri diyebileceğimiz güçler
Trump’ın etrafını sarmaya başladılar. Kim Trump’a daha fazla erişimi varsa
karar mekanizmalarında onlar etkili oldular. Bu başarıldı. Şahinler grubu şu
anda Trump’ın etrafında daha fazla. Yine de danışmanlarına bakarsanız büyük
çoğunluğu eski generaller, eski askerler, istihbaratçılar. Bunların bakış açısı
elbette yumuşak bir bakış açısı izlemeye elverişli değil. Daha müdahaleci, daha
askeri müdahaleleri gerektiren, silahlanmaya daha fazla pay veren bir duruş
var. Dikkat ederseniz bunların izlerini de gördük. Normalde İran ile bir
anlaşma yaptılar ama şimdi İran’a tehditkar bir takım ifadeleri var. Onun için
Amerika’nın dış politikasında derin devletin olduğunu söylemememiz mümkün.
Burada Türkiye’ye veya diğerlerine mavi boncuk dağıtılmış olabilir. ABD dış
politikasının güçlü bir zemini olmadığını belirtmekte yarar var.
TRUMP KENDİ EKİBİNİ KURAMADI
-Yani Clinton (Neocon’lar)
gelseydi ancak bu kadarını yapardı desek doğru olur sanırım!
Aynen evet değişen hiçbir şey olmadı. Ne
neocon’ların ne de Hristiyan sağın ABD’de sayıları az olmaklar beraber siyasi
ağırlıklarının çok fazla olduğunu karar mekanizmalarında ciddi etkilerini
görmek mümkün. Burada Trupm’ın bir sıkıntısı var hala. Trump kendi ekibini
kendi tercihleriyle oluşturma ve kurma imkanını elde edemedi. Bir taraftan
seçimler ile ilgili Rusya ile olan polemikler diğer taraftan Trump’ın İslam
ülkelerinden gelenlere vize uygulaması pek çok konu Trump’ın başını ağrıttı.
Trump’ın sakin kararlar vermesine engel oldu. Bu durumdan yararlananlar
Trump’ın çevresinde elbette daha güvenlikçi bakış açısıyla dış politikayı
tercih edebilir.
DAMADININ ETKİSİNİ GÖRÜYORUZ
-Tabi ki kimsenin kimliğine vurgu
yapmak açısından söylemiyorum. Trump’ın damadı bir Yahudi ve Ortadoğu
politikaları danışmanı. Damadının ne kadar etkisi olabilir size göre?
Damadının açık ve net bir etkisi
olduğunu görüyoruz. Damadının bir takım görüşmelerde bulunduğunu ve
Amerika’daki Yahudi lobisiyle yakın ilişkilerinin olduğunu, Filistin meselesi
konusunda İsrail’in çıkarlarını önceleyen bir tercihte bulunduğunu görüyoruz.
Bu bakımdan damadının ve kendi yakın aile çevresinin Trump’ın kararları
üzerinde etkili olmadığını söyleyemeyiz. Bu çok iyimserlik olur. Ciddi de
etkileri olduğunu varsaymalıyız. Trump duygusal da bir adam biliyorsunuz.
Onları yanından ayırmadı baştan beri. Amerikan geleneğinde de benzeri yok
aslında. Geçmişteki başkanların, aile yakınlarının bu kadar Beyaz Saray’ın
içerisinde olduğunu görmüyoruz bilmiyoruz, bu ilk. Dolayısıyla Amerikan dış
politikasında da inişli çıkışlı kararlar alınmasında İsrail’in güvenliğini
önceleyen bir politikanın takip edilmesini sağlıyor zaten.
ABD DUVARLAR ÖRÜYOR
Amerika’nın İsrail için savaşa bile
girmesini isteyenler arasında sayabiliriz Neconları. Amerika İsrail adına
savaşa girsin, İran’ı sıkıştırsın gerektiğinde Ortadoğu’yu dizayn etsin.
Geliyorlar da zaten biliyorsunuz Suudi Arabistan görüşmelerinde bunu gördük,
Katar meselesinde bunu gördük. İran nükleer anlaşmasında da her an sanki bu
anlaşmadan vazgeçin dermiş gibi yaptırımları uygulamaya yönelik anlaşmalar var.
Ayrıca tabi Suriye konusunda çok ciddi bir şekilde Türkiye’nin aleyhine bir
siyaset izleniyor burada. Bunları üst üste koyduğumuz da Amerika’nın dış
politikasının müttefiklik çıkarlarından uzaklaştığını Amerikan çıkarlarını
kendi merkezine koyduğunu görebiliyoruz. Bu şu demek aslında. ABD uzun
yıllardır müttefik olduğu ülkeler ile de arasına bir takım duvarlar örüyor.
Almanya ile bu duvarları gördük. Türkiye ile örüyor. Tüm bunlara baktığımızda
bir anlamda ABD’nin kendi kendisini de yalnızlaştırdığını görüyoruz. Büyük bir
güçtü ama ABD artık alternatif değil bir tarafta Hindistan diğer tarafta Çin
yükseliyor, Rusya var. Farklı ittifaklar bulunuyor.
TÜRKİYE’NİN ASKERİ BİR OPERASYON YAPMASI
KAÇINILMAZ
-Az önce de kısmen değinmiştik
YPG’ye silah verilmesine. Burada olası bir saldırıda Fırat Kalkanı benzeri bir
operasyondan söz edilebilir mi?
Türkiye açık ve net bir şekilde şunu
ortaya koydu; Eğer ABD’nin kendilerine müttefik olarak seçtikleri PYD-YPG,
Türkiye’nin çıkarlarına yönelik herhangi bir tehdit oluşturursa buna karşılık
Türkiye’nin askeri bir operasyon yapması kaçınılmaz. Zaten biz bunu yapmazsak
Türkiye’nin güvenliğine zarar vermiş oluruz. Türkiye gerektiğinde Kuzey Irak’a
gerektiğinde Kuzey Suriye’ye operasyon kabiliyetlerine ve gücüne sahip bir
ülke. Bunu da gösterdi. Az önce bahsettiğim şey şuydu; Türkiye hep
müttefiklerine danışarak hareket etti. Ama müttefikler Türkiye’nin çıkarlarını
gözetmediği için Türkiye’de madem siz kendi çıkarlarınıza bakıyorsunuz, küresel
istikrarı gözetmiyorsunuz, özen göstermiyorsunuz o zaman bizde Türkiye’nin
çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparız. ABD, Avrupa Birliği ne derse desin
Türkiye kendi çıkarlarını korumak için gerekirse tek başına hareket etmek
zorunda.
ABD ARTIK DÜNYANIN POLİSİ DEĞİL
-ABD ve Kuzey Kore arasındaki
gerilim ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Tabi şunu ifade etmekte yarar var. Kuzey
Kore’nin nükleer silah ve füzeler geliştirmesi bütün dünya için tehdit.
Herhangi bir istikrarsızlığın bütün dünya ekonomilerine etkisi olduğu gibi
Türkiye’ye de etkisi olacaktır. O neden ile Türkiye olarak nükleer free bir
dünyadan yanayız. Nükleer füzelerin olmadığı kimyasal silahların olmadığı bir
dünya tabi ki daha iyi. Ancak Kuzey Kore’nin ABD ile olan ağız dalaşı yeni
değil. Askeri bir müdahalenin hem ABD açısından hem de Kuzey Kore açısından
neler götüreceğini ve neler getireceğini çok iyi hesapladıklarını düşünüyorum
ben. Bir savaşın başlaması demek uzun menzilli silahları olan ülkeler için
bitmeyen bir savaştır. Bu 3. dünya savaşını kilitleyebilecek bir savaş
olabilir. O neden ile ABD ve Kuzey Kore kendi ve dünya kamuoylarına yönelik
mesajlar vererek bir birbirlerini tehdit ederler. Ama silahların düğmelerine
basılması o kadar da kolay değil. Dolayısı ile bunu ne ABD göze alır ne de
Kuzey Kore göze alabilir. Ben yakın dönemde böyle sıcak bir çatışma olacağını
düşünmüyorum. Muhtemelen yine aracı ülkeler diplomatik yollar ile bu tansiyonu
azaltmaya çalışacaklar çünkü ne yapılırsa yapılsın Kuzey Kore bu
maceracılığından vazgeçmiyor. Ama artık ABD’de dünyanın polisi değil. Bunu da
ifade etmekte yarar var.
SuperHaber- Özel röportaj/ Arzu Erdoğral
http://www.superhaber.tv/turkiyenin-askeri-bir-operasyon-yapmasi-kacinilmaz-ak-parti-mv-talip-kucukcan-superhabere-konustu-ozel-roportaj-72069-haber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder