İKİ DEMOKRASİ, ORTAK UFUK: TÜRKİYE VE ENDONEZYA’NIN KÜRESEL VİZYONU
Türkiye-Endonezya İlişkileri Özel Röportaj (Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı WALD E-Bülteni, Ağustos 2025 sayısında yayımlanmıştır.)
Prof. Dr. Talip KÜÇÜKCAN (T.C. Cakarta Büyükelçisi)
1.
Türkiye ve Endonezya gibi iki büyük
Müslüman ülkenin küresel ölçekte artan iş birliği bağlamında; sizce bu dostluk
sadece iki ülke halkı arasında değil, aynı zamanda İslam dünyasında da nasıl
bir dayanışma modeli oluşturabilir?
Türkiye
ve Endonezya bulundukları coğrafi ve jeostratejik konumları, sahip oldukları
kaynaklar ve kabiliyetler, ekonomik büyüklükleri, artan nüfuzları ve mevcut
statükoya karşı dünya sisteminde reform talepleri ile iki ülke sınırlarını aşan
bir etkileşim ve dayanışma modeli oluşturmaktadır. Türkiye Avrupa ve Asya
arasında bir köprü, Ortadoğu, Afrika, Balkanlar ve Avrasya’nın kesişme
noktasında bir ülke olarak geniş bir nüfuz alanına sahipken, Endonezya da
dünyanın nüfus olarak en büyük İslam ülkesi ve ASEAN (Güneydoğu Asya
Uluslar Birliği) bölgesinin en güçlü ekonomik ve askeri gücü
olarak oldukça geniş bir alanda etki oluşturabilen bir ülkedir. Her iki ülkenin
küresel sorunların çözümüne ilişkin yaklaşımları da büyük oranda örtüşmektedir.
Bütün bunlar iki ülke arasında son dönemde zirveye ulaşan olumlu diplomatik
ilişkilerin geniş bir dayanışma ağına öncülük edebileceğine işaret etmektedir.
2.
Eğitim diplomasisi son yıllarda
ülkeler arası ilişkilerin yumuşak gücü olarak öne çıkıyor. Türkiye ve Endonezya
arasında üniversiteler, akademisyenler ve öğrenci değişim programları ne gibi
fırsatlar sunuyor? Bu alanda daha güçlü iş birlikleri için neler yapılabilir?
Eğitim
diplomasisi küresel ölçekte önem kazanan bir olgu. Dünya’da 2024 itibariyle 6.3
milyon uluslararası öğrencinin 350 milyar dolarlık bir ekonomiye tekabül ettiği
kayıtlara geçmiş durumda. Uluslararası öğrencilerin sayısı ve ekonomik getirisi
giderek artıyor. Türkiye’de hali hazırda 330 bin yabancı öğrenci var.
Bu
öğrenciler arasında 5500 Endonezyalı öğrenci mevcut olup üniversitelerimiz
arasındaki etkileşim arttıkça bu sayı daha da artacak ve böylece iki ülke
arasındaki yakınlaşma da hızlanacaktır. Gerek Yurtdışı Türkler ve Akrabalar
Başkanlığı (YTB) ve farklı vakıflarımızın bursları ile gerekse kendi imkanları
ile ülkemize gelen Endonezyalı öğrenciler ve
akademik değişim programları ile Türkiye’yi ziyaret eden akademisyenler
önemli bir köprü vazifesi görüyor. Biz de Büyükelçilik görevine başladığımız
andan itibaren üniversitelerimiz arasındaki iş birliği imkanlarını artırmak
için girişimde bulunmaya başladık. Girişimlerimiz ile Türkiye Maarif Vakfı
Endonezya Üniversitesi bünyesinde bir Türkiye Çalışmaları Merkezi kurdu, Yunus
Emre Enstitüsü de farklı ünivesitelerde Türkçe öğretimine başladı.
Bu
noktada unutulmaması gereken bir konu da üniversiteler aracılığıyla iki ülke
arasında kurulan ve gelişen bilimsel ve teknolojik araştırma alanlarında
kurulan işbirlikleridir. Son olarak Türkiye mezunlarının iki ülke ilişkilerine
katkılarının da artık belirginleşmeye başladığını ifade etmek gerek. Bütün
boyutları ile incelendiğinde YTB’nin Endonezya’ya tahsis ettiği burs sayısının
artırılmasında fayda olduğunu da sözlerime eklemek isterim.
3.
Kültür ve sanatın evrensel diliyle,
Türkiye ve Endonezya arasında halklar arası yakınlaşmanın artması sizce nasıl
sağlanabilir? Ortak miras, gelenek ve kültürel çeşitlilik üzerinden
geliştirilebilecek projeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye
ve Endonezya arasındaki ilişkilerin 16. Yüzyıla uzanan köklü bir tarihi var.
Osmanlı İmparatorluğu ve Açe Sultanlığı arasında yüzyıllar önce kurulan ilişki
nesilden nesile aktarılarak bugüne kadar gelmiş ve toplumsal hafızada canlı
kalmış. Bu yıl ikili ilişkilerin, yani iki ülke arasında kurulan diplomatik
ilişkilerin 75. Yılını kutluyoruz. Kültür ve sanat hem bu kutlamalarda hem de
ikili ilişkilerin gelişmesinde önemi bir zenginlik. Örneğin bu amaçla bir dizi
sergiler düzenledik. Bugün Cakarta Tekstil Müzesi olarak işlev görev bina
Osmanlı Devleti’nin ilk Fahri Konsolosluğu’nun ikameti ve ofisi olarak
kullanılmış. Müze idaresi ile konuşarak bu binanın girişine mermer bir plaket
yerleştirmek istediğimizi söyledik. Sağ olsunlar kabul ettiler. Yakında bu
tarihi gerçeği, daha doğrusu ilişkilerimizin tarihi derinliğini bütün
ziyaretçilere hatırlatacak bir plaketi Cakarta Tekstil Müzesi’nin girişine
koyacağız.
Endonezya’da
Türk dizileri en çok izlenen diziler arasında. Bu durum kültürel diplomasimiz
açısından bir hayli önemli. Edindiğimiz izlenime göre bazı dizilerimizin bazı
bölümlerinin Endonezya’da çekilmesi halinde Türk dizilerine olan ilgiyi bu
ülkede kat kat artırabilir. Endonezya Kültüre Bakanı Sayın Fadli Zon Türkiye’ye
özel önem veren ve yakınlık duyan bir kültür insanı ve siyasetçi. İki ülke
arasında yakın zamanda kültürel işbirliği anlaşması imzalandı ve bakanlarımız
arasında yapılan görüşmelerde ortak bir film projesinin hayata geçirilmesi
prensip olarak kabul edildi. Şimdi bu projenin detayları hakkında ilgili
kurumlarımız arasında görüşmelerin başlamasını bekliyoruz.
4.
Türkiye’nin “Yeniden Asya” açılımı ile
Endonezya’nın “Global Maritime Fulcrum” stratejisi arasında nasıl bir sinerji
kurulabilir? İki ülkenin bu vizyonları, bölgesel barışa ve kalkınmaya nasıl
katkı sunabilir?
Endonezya dünyanın en
büyük takım-ada ülkesi ve deniz sınırları çok geniş olan bir ülke. Türkiye’nin
Mavi Vatan politikasına benzer bir politikayı Küresel Deniz
Ekseni (Poros Maritime Dunia) politikasını Endonezya dış
politikasının merkezine koydu. Gerek deniz sınırlarının güvenliği gerekse
balıkçılık gelirleri başta denizden elde edilen ekonomik gelirlerin korunmasını
amaçlayan bu politika Endonezya’nın Hint-Pasifik bölgesindeki faaliyetlerini
daha görünür hale getirdi. Küresel Deniz Ekseni yaklaşımı ana hatlarıyla Endonezya’nın rekabetin hızla
arttığı Hint-Pasifik bölgesinde deniz ticaretine daha fazla odaklanmayı, mevcut
limanların modernizasyonu ve yeni liman inşaatları ile deniz sularında
güvenlik, ulaşım ve ticaret alt yapısının
güçlendirilmesini içeriyor. Tabi ki bu yaklaşımdan başlıca beklenti
ülkenin ekonomik kalkınmasına ve savunmasına katkıda bulunması, ülke
çıkarlarının korunmasında denizin odak hale gelmesi. Türkiye’nin “Yeniden Asya”
açılımı Endonezya’yı da kapsayan geniş açılı bir yaklaşım olarak ortaya çıktı.
Mavi Vatan yaklaşımı ve Türkiye’nin denizcilik alanında yaptığı askeri, ticari ve enerji arama-tarama gibi yatırımlar
ile Endonezya’nın Küresel Deniz
Ekseni yaklaşımı arasında örtüşmeler mevcut. Her iki ülke denizcilik alanındaki
ilişkilerini sahip oldukları imkan ve kabiliyetleri birbirine destek olacak
şekilde sürdürüyor. Orta ve uzun vadede Yeniden Asya girişimi denizcilik
alanında da işbirliklerinin zeminini güçlendirme potansiyeline sahip olup her
iki ülkenin denizdeki işbirlikleri bölgesel ve küresel barış ve istikrara
katkısını daha da artırabilir.
5.
Endonezya, ASEAN içerisinde önemli bir
lider ülke konumunda. Türkiye'nin ASEAN ile ilişkilerinde Endonezya'nın rolünü
nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çerçevede, çok taraflı diplomasi alanında hangi
fırsatlar öne çıkıyor?
Endonezya
ASEAN ülkeleri arasında en büyük nüfus, ekonomi ve etkiye sahip olan ülke
konumunda. ASEAN Genel Sekreterliği de Cakarta’da olduğu için ASEAN ile
diplomatik ilişkilerde ev sahibi ülke olarak Endonezya’nın hissedilebilir bir
ağırlığı var. Hali hazırda Türkiye ASEAN ile Sektörel Diyalog Ortağı olarak
ilişkilerini sürdürüyor. Diyalog Ortaklığı için de başvurumuzu yaptık. ASEAN
üyesi 10 ülkenin daimi temsilcilerinin tümü ile yüze yüze görüşmeler
gerçekleştirerek desteklerini talep ettik. Dönem Başkanı Malezya ve ASEAN’a ev
sahipliği yapan Endonezya daimi temsilcileri tam desteklerini ifade ettiler. ASEAN
üyesi diğer sekiz ülke daimi temsilcileri de Türkiye’nin Diyalog Ortaklığı
başvurusunu desteklediklerini belirtti. Kuşkusuz Endonezya’nın bu yönde bir
irade beyanında bulunması bizim için oldukça değerli. Türkiye’nin ASEAN ile
angajmanı sadece diplomatik açıdan değil alım gücü gittikçe artan 700 milyona
yaklaşan nüfusu ile üye ülkelerle ekonomik ilişkilerimizin gelişmesi açısından
da önemli. Bu istikamette ilerlemeye devam ediyoruz.
6.
Ticaret ve yatırımlar iki ülke
arasındaki ilişkilerin lokomotifi konumunda. Türkiye ile Endonezya arasında
serbest ticaret anlaşmalarının geliştirilmesi ve iş dünyası arasında köprülerin
kurulması konusunda ne gibi somut adımlar atılıyor? Endonezya’da görev yapan
bir büyükelçi olarak, Türk iş insanlarına ve girişimcilere bu büyük pazarda ne
tür fırsatlar ve avantajlar önerirsiniz? Özellikle dijitalleşme, yeşil dönüşüm
ve sürdürülebilirlik alanlarında potansiyel nedir?
Türkiye
ve Endonezya arasındaki karşılıklı ticaret hacmi 3 milyar dolar civarında olup
iki ülke liderinin hedef olarak belirlediği 10 milyar doların gerisinde
seyrediyor. Ancak son bir-iki yıl içinde savunma sanayi ürünlerine olan ilgi ve
talepten dolayı ticaret hacminde büyük bir sıçramanın eşiğindeyiz. Türkiye ve
Endonezya arasında serbest ticaret anlaşması olmadığı için doğal olarak bu durum
iki ülke arasındaki ticaret hacmine de yansıyor. Serbest ticaret anlaşması olan
ülkeler ile ticaretimiz çok daha fazla. Ancak bu durumu bir engel olarak görmek
yerine nasıl çözüm üretebiliriz diye düşünüyoruz.
Endonezya
tarafına tercihli ticaret anlaşması imzalanmasını teklif ettik ve kabul gören
bu teklif üzerinde ilk istişari görüşmeler yapıldı. Umarız kısa zamanda
üzerinde karşılıklı mutabakata varılacak ürünleri içeren bir tercihli ticaret
anlaşması imzalanabilir. Bunun önünde bir engel görünmüyor şimdilik. Ayrıca
ticari etkileşimi artırmak için bir taraftan ilgili bakanlıklar düzeyinde bir
taraftan da DEİK ve Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) gibi şemsiye
kuruluşlarımız ile Endonezya’daki muhataplarını bir araya getiriyoruz.
Üreticilerimizin Endonezya’daki fuarlara katılımını teşvik ediyoruz.
Endonezya
her yıl %5 büyüyen ekonomisi ile yatırımcılar için önemli bir cazibe merkezi.
Her iki ülkenin de güçlü sektörlerde karşılıklı yatırımını teşvik ediyoruz.
Örneğin Endonezya Yatırım Bakanı ile yaptığımız görüşmede 900 milyar dolarlık
mal varlığına sahip olan ve yeni kurulan Danantara Yatırım Fonu’nu savunma,
ulaşım, turizm, gıda, enerji ve sağlık sektörlerinde Türkiye’de yatırım yapmaya
davet ettik. Önümüzdeki günlerde bu yöndeki görüşmelerimizi derinleştireceğiz.
Diğer yandan Türkiye’den yatırımcılar için Endonezya’daki fırsatlar hakkında
düzenli olarak ilgili kurumlarımızı bilgilendirerek kendi paydaşlarına
aktarmalarını istiyoruz.
7.
İki ülkenin genç nüfusu oldukça
dinamik ve üretken. Gençlerimizin birbirini daha yakından tanıması ve ortak
projelerde yer alması adına büyükelçiliğinizce desteklenen veya planlanan
çalışmalar var mı?
Endonezya
280 milyonluk bir nüfusa sahip. Nüfusun %52’si otuz yaş ve altında. Üretkenlik
yaşında olan büyük bir nüfusa sahip olup bu noktada kritik olan söz konusu
nüfusun üretime katılacak ölçüde nitelikli eğitim alması. Türkiye olarak elbette
sağladığımız ve sağlayacağımız burslar ile gençlerin eğitimine katkı vermeye
çalışıyoruz. Türk gençleri ile etkileşimlerini artırmak için de Yunus Emre
Enstitüsü ve sivil toplum kuruluşları kanalıyla Endonezyalı gençleri Türkiye’de
ağırlıyoruz. Zaten hali hazırda Türk üniversitelerinde okuyan 5500 Endonezyalı
öğrenci kendi Türk akranları ile etkileşim halinde. Bunu rektörlerimizin
girişimleri ile daha da artırmak mümkün. Üniversitelerimiz sadece Endonezyalı
öğrencileri değil sayıları 330 bini aşan uluslararası öğrencileri Türk
akranları ve aileleri ile bir araya getirecek projeleri hayata geçirebilseler
kültürel ve insani etkileşim çok daha derin izler bırakır.
8.
Endonezya’nın
baharatlı ve aromatik yemekleri ile Türk mutfağının çeşitliliği arasında birçok
benzerlik ve zenginlik göze çarpıyor. Bu iki mutfağın buluşabileceği bir
diplomatik lezzet projesi tasarlansa, sizce hangi tatlar bu diyaloğa öncülük
edebilir?
Biz her yıl
Büyükelçilik olarak Endonezya’da Türk yemeklerini, kahve kültürümüzü ve
kahvaltı geleneğimizi tanıtmak için özel programlar yapıyoruz. Bunun için zaman
zaman Türkiye’de tanınan şeflerimizi davet ederek yemek, tatlı ve içecek
çeşitlerimizi sunuyoruz. Örneğin 2025 yılında Şef Recep İncecik Cakarta’ya
gelerek çok özel sunumlar yaptı. Tadımda bulunan yetkililer, sanatçılar, medya
mensupları ve gastronomi uzmanları hayranlıklarını ifade ettiler. Şef Recep
İncecik ayrıca bir gastronomi okulunda şef adaylarına geleneksel yemeklerimizi
ve sıfır atık konseptini merkeze alan bir ders verdi. Ayrıca Sea Today TV canlı
yayınına katılarak Türk yemekleri yaptı ve ikram etti. Büyükelçilik olarak
ayrıca Ramazan’da Endonezya Kültür Bakanı Sayın Fad Zon ve ekibini geleneksel
Türk iftarına davet ettik. Dünyada ilk kez bir bakan düzeyinde Yunus Emre
Enstitüsü’ne ziyaret gerçekleşti, tertiplediğimiz iftar programına bir bakan
teşrif etmiş oldu. Bakan Fadli Zon iftarda ayrıca çok etkileyici bir canlı sema
gösterisi izledi. Türk mutfağının geleneksel ürünleri en üst düzeyde Endonezya
ile buluşmuş oldu.
Endonezya da
çok zengin bir mutfak kültürüne sahip. Binlerce adadan oluşan ülkede, her
yörenin ayrı yemekleri ile zenginleşmiş bir gastronomi kültürü var. Elbette
Endonezya’nın bir baharat ülke oluşu geçmişte olduğu gibi bugün de dünyanın
dikkatini buraya çekiyor. Pirinç ve zengin baharat Endonezya mutfağının olmazsa
olmazları. Her iki ülkenin yiyecek ve içecek kültüründeki zenginliğe
bakıldığında füzyon mutfağı oluşturmak için büyük bir potansiyel olduğunu
söylemek mümkün. Ancak iki ülke mutfağından nasıl ortak bir lezzet ortaya çıkar
bunu işin uzmanlarına bırakmak daha doğru olur.
9. Gerek akademik birikiminiz gerekse
diplomatik tecrübeniz ışığında değerlendirecek olursanız; 2030’lara
yaklaşırken bu dostluğun yeni bir bölgesel ve küresel vizyonla nasıl
güçlendirilebileceğini düşünüyorsunuz?
2022
yılında Türkiye ve Endonezya arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
Konseyi tesis edildi. Bu konseyin ilk toplantısı Sayın Cumhurbaşkanımızın 2025
şubatında gerçekleştirdiği Endonezya ziyareti sırasında her iki taraftan çok
sayıda bakanın katılımı ile gerçekleşti. Bu zirve sırasında kapsamlı görüşmeler
yapıldı ve 12 işbirliği anlaşması imzalandı. Nisan ayında da bu defa Endonezya
Cumhurbaşkanı Sayın Prabowo Subianto’un Ankara ziyareti gerçekleşti ve ilave
anlaşmalar yapıldı.
Gelinen
nokta itibariyle Türkiye ve Endonezya arasındaki diplomatik ilişkilerinin
tarihi zirve noktasına ulaştığını söylemek abartı olmaz. Artık yapılması
gereken imzalanan anlaşmaların hayata geçirilmesini sağlamak, yeni imkanları
iyi değerlendirmek ve yüze yüze ve kurumsal temasları sistematik olarak
sürdürmek ve artırmak olmalıdır. Bunlar yapılırsa 2030’larda çok daha güçlü
ilişkilerimiz olacak ve bunun bölgesel ve küresel yansımaları daha belirgin
hissedilecektir.
10.
Küresel
düzeyde çok kutuplu bir düzenin şekillendiği bu dönemde, sizce Türkiye ve
Endonezya gibi bölgesel güçlerin “adaletli ve kapsayıcı bir uluslararası
sistem” inşasına katkısı ne olabilir?
Türkiye uzun
zamandır daha adil bir dünya mümkündür ve dünya beşten büyüktür fikrini dünya
ile paylaşıyor ve müesses uluslararası düzenin daha kapsayıcı ve temsiliyetçi
yönde değişmesi için çaba sarf ediyor. Endonezya da tarafsız ve etkin bir dış
politika izleyen bir ülke olarak son dönemde benzer çıkışlar yapmaya başladı. Her
iki ülke bir arada hareket ederek diğer paydaş ve hemfikir ülkelerin katılım ve
desteği ile “adaletli ve kapsayıcı bir uluslararası sistem” inşasına katkısına
büyük katkılarda potansiyele sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder