İngiltere'deki Türk sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışmalarına daha önce değinmiştik. Son yıllarda çok sayıda dernek ve benzeri kuruluş ortaya çıkmasına rağmen, bu derneklerin (ki bunların hepsine sivil toplum kuruluşu demek mümkündür) seslerinin pek çıkmadığını, ya da cılız çıktığını yazmıştım. Kuşkusuz bütün STK’ları aynı kefeye koymak haksızlık olur ama genel resme baktığımızda karşımızda duran manzara pek iç açıcı sayılmaz. Bunun istisnasının eğitim işleri ile uğraşan dernekler olduğunu da söylemiştim.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım ve şu soruları herkese soralım: İngiltere’deki Türk STK’ları yeterince etkin mi? Kendilerinden beklenenleri veya yapmayı iddia ettikleri işleri yapabiliyorlar mı? Örneğin Türk toplumunu hangi platformlarda temsil ediyorlar? Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumak için hangi somut projelere imza atıyorlar? Kaç üyeleri var? Etkinliklerini sürdürecek kaynağı yaratma potansiyelleri var mı? Dernek başkanları gençlere örnek oluyor mu, onları cesaretlendirip geleceğe hazırlıyor mu, yoksa koltuk elden gider diye gençleri kapıda mı tutuyorlar?
Bu soruları çoğaltmak mümkün. Burada amacımız kuşkusuz derneklerimizi yıpratmak, kusurları ortaya dökmek ve insanları incitmek değil. Yapmak istediğimiz şu: Uzun yıllardır dernekçiliği meslek haline getiren, dernek başkanlığı koltuğuna sımsıkı sarılan, gençleri soğutan ve balolarda boy göstermekten başka numaraları olmayan kişilerin milletin yakasından düşmesini sağlamak.
Şimdi tekrar soruyorum. Somut olarak hangi projeler yapılıyor? Bu gazete sürekli olarak halkın nabzını tutuyor. Derneklerimizin güzel ve başarılı çalışmalarını hiçbir ayrım gözetmeksizin duyuruyor. Bunu yaparken de aslında hepimizi gurur duyuyoruz. Lakin bu tür haberlere konu olan derneklerimizin sayısı bir elin parmakları kadar az. Hep aynı dernekler, başkanlar ve üyeler karşımıza çıkıyor. Peki adı olup ta kendisi piyasada olmayan diğer onlarca dernek nerde, başkanları ve üyeleri ne yapıyor bunların, hangi projeleri geliştiriyor ve uyguluyor?
Bu sorunun cevabı hiçte iç açıcı değil ne yazık ki. Bazı dernek başkanları sadece balo, parti ve yemeklerde boy gösteriyor. Proje nedir, nasıl hazırlanır ve uygulanır diye sorsanız dili tutulur. Ama iş siyasete, eleştiriye, onu bunu çekiştirmeye gelince dilleri çözülüverir. Herkese üzerinde parlak harflerle yazılı kartlarını dağıtırlar. Bu tür başkanların başında olduğu dernekler tek kelimeyle “tabela dernekleridir” bunlardan bir hayır gelmez. Tam tersi bu derneklere üye olan ve güvenen insanları hayal kırıklığına uğratırlar. Öyleyse artık bu dernekleri ve başkanlarını sorgulamak gerek. Yoksa meydanı boş bulan herkes dernek kurar ve ortalık dernek ve dernek başkanı çöplüğüne döner.
Yıllardır çeşitli derneklerle iletişim halindeyiz. Bunların ciddi olanlarını hemen fark edersiniz. Doğru dürüst bir ofisleri ve tanıtım broşürleri vardır. Yıllık faaliyetlerini rapor halinde hemen size sunarlar. Hesapları kitaplar çok saydamdır. Mesela ben Londra’da doktora yaptığım sıralarda zaman zaman bazı derneklere uğruyordum. Bunlardan bir kısmı gerçekten profesyonelce işler yapıyordu. Ama bir kısmında sadece laf ve dedikodu üretiliyordu. İşte bir derneğin ciddi mi yoksa gayri ciddi mi olduğunu anlamanın yolarlıdan biri budur. Yani yapılan işlerin bir listesini ve dökümünü görmek.
Bir başka ölçüt, başkanların bu işe ne kadar zaman ve kaynak ayırdığı, üyeleri ne kadar mobilize ettiği ve gençleri dernek yönetimine alıp almadığıdır. Gençleri dışarıda tutanlar koltuklarından korkanlar veya derneği, bir aile derneğine dönüştürenlerdir. Biz bunlara dernek demiyoruz. Bunlar olsa olda tek adamlı gösteridir (one man show). İngiltere Türk toplumunun, dernekleri işte bu gözle görmesi ve değerlendirmesi lazım. Orda burada şık kartlar dağıtan, devlet yetkilileri ve politikacılarla aynı karede görünmek için can atan dernek başkanlarını uyarmak lazım. Arkasına dernek adı ve üyelerin desteğini alarak bir tek projeyi bile hayata geçirmeden yıllardır başkanlık yapanlara artık “dur” demenin zamanı geldi.
Tekrar edelim. Bu yazıda amaç dernekleri yıpratmak değil. STK’lara çok önem veren bir düşünceye sahip biri olarak yapmak istediğim şey, yıllardır milleti temsil ediyorum diyenlerin aslında topluma zarar verdiğini hatırlatmak. STK’lar modern toplumların önemli temsil, baskı, talep ve bilgilendirme aygıtlarıdır. Bu enstrümanları yerli yerinde kullanmasak ıskalamış oluruz. İşte bunun önüne geçmek için “gerçek” ve “tabela” dernekleri birbirinden ayırmalıyız.
Bu Blogda ekonomik büyüme potansiyeli ile küresel jeopolitik gelişmelerde etkisini artıran ASYA'dan gözlemler paylaşmaya çalışacağım. Pergelin sabit ucu dünyanın dördüncü, İslam Dünyası'nın en büyük nüfusuna sahip Endonezya'da olacak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Endonezya’da yeni hükümetin öncelikleri hangi konular?
Nüfus bakımından dünyanın en büyük dördüncü ülkesi olan Endonezya, 280 milyonluk nüfusu ile en büyük İslam ülkesi. G20 üyesi olan Endonezya ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Yükseköğretim bütün ülkeler için stratejik bir alan ve önemli bir ekonomik sektör. Üniversiteler nitelikli insan ...
-
Türkiye ve Endonezya arasındaki ikili ilişkiler olumlu ilerliyor. İki ülke arasında 2022 yılında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ...
-
Prof. Dr. Talip Küçükcan Endonezya Küreselleşme diye tanımladığımız olgu, soyut anlamda fiziki sınırları aşan bir hareketlilikle devam e...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder