Prof. Dr. Talip Küçükcan
Endonezya
Geride bıraktığımız 2023 yılı bölgesel ve küresel sınamalar açısından zor bir oldu. Rusya-Ukrayna savaşı, Afrika’daki çatışma ve darbeler, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, iklim değişikliği ve küresel ısınma, kitlesel göçler ve mülteci krizi, Kuzey-Güney arasındaki ekonomik gelişmişlik ve yoksulluk farkının derinleşmesi ve popülizmin yükselişi küresel ölçekte hissedilen etkiler meydana getirdi. Bunlara ilaveten Ortadoğu, Balkanlar, Avrasya ve Asya’da etkileri biraz daha sınırlı bölgesel gerginlikler ve krizler devam etti ve etmeye de devam ediyor.
Bölgesel
ve küresel gerginlik, kırılma ve çatışmaların önümüzdeki dönemde de, zaten
ciddi bir jeopolitik ve ekonomik rekabete sahne olan dünyayı daha derinden
etkileyeceğini söylemek kehanet olmasa gerek. Küresel kırılmaların ulusal,
bölgesel ve küresel güvenlik mimarisini, ekonomik yatırımları, üretim ve
tedarik zincirlerini, gıda güvenliğini, sosyal barışı, temel hak ve
hürriyetlere erişimi olumsuz etkilediği aşikar. Yukarıda işaret edilen küresel
krizlere çözüm bulunamaz ise ki yakın zamanda kalıcı çözümler bulunabileceğini
iddia zor, dünyayı hem uluslararası ilişkiler hem de küresel ekonomi açısından
parlak günler beklemiyor.
Savaşların
ekonomik maliyeti yüksek
2017 yılında savaş ve
çatışmaların küresel ekonomik maliyeti satın alma paritesine göre hesaplanmış
ve söz konusu maliyetin askeri harcamalar başta olmak üzere 14.7 trilyon dolar
olduğu görülmüş. Bu, küresel GSMH’nın %12,4’ne tekabül ediyor[1].
2023 yılında bu maliyetin daha da arttığını söylemek mümkün. Bu bağlamda Çin’de
ortaya çıkan ve kısa sürede bütün dünyaya yayılan Kovid-19 pandemisinin küresel
ekonomiyi ne kadar derinden ve olumsuz etkilediğini, yıkıcı etkilerinin kısmen
de olsa hala hissedildiğini de hatırlatmak yerinde olacaktır.
İki taraf arasında başlayan ancak
kısa sürede bölgesel krize ve küresel kamplaşmalara dönüşme riski taşıyan
sorunların da ekonomi üzerinde olumsuz etkileri görülüyor. Bunun en çarpıcı
örneği hal-i hazırda devam eden Rusya-Ukrayna savaşı. Rusya’nın 2022 yılında
Ukrayna’ya müdahalesi ile başlayan krizin kısa ömürlü olacağı öngörüsünde
bulunanların sayısı hiç de az değildi. Savaşın başlamasının üzerinden iki yıl
geçti ve bu süreçte söz konusu kriz ve etkileri ülke ve bölge sınırlarını aşarak
küresel boyutlara ulaştı. Savaş, Rusya ve Ukrayna’daki üretimi, yatırımları ve
bu ülkeler ile yapılan ticari faaliyetleri sekteye uğrattı.
Rusya-Ukrayna
savaşının ekonomik maliyeti
İki
yıldır devam eden bu savaşın ekonomik maliyeti büyük. Ukrayna daha savaşın ilk
yılında GSMH’sının %30-35’ni yitirdi. Yoksulluk oranı %5.5’den, 2022’de %24.2’ye yükseldi. Savaşın başlamasından
bugüne Ukrayna’nın yaşadığı yıkımın ekonomik maliyeti 290 milyar dolar, ülkede yeniden
yapılanmanın maliyeti ise 411 milyar olarak hesaplanıyor[2].
Savaşın Rusya ekonomisine maliyeti de hayli yüksek. 2022’de bu savaşın doğrudan
askeri harcama maliyeti 40 milyar dolar (2024’de bu miktarın toplamda 131
milyar dolara yükselmesi öngörülüyor), ekonomik gelir kaybının 81 ila
104 milyar dolar, şirket hisse değer kaybının ise 289 milyar dolar olduğu
tahmin ediliyor[3].
2022 yılında bu savaşın küresel ekonomiye maliyeti 1,6 trilyon dolardı ve her
yıl bu maliyet katlanarak artıyor. OECD tahminlerine göre Rusya-Ukrayna
savaşından kaynaklı 2023’de küresel ekonomik gelir kaybı 2.9 trilyon dolar[4].
7 Ekim 2022’de Ortadoğu
jeopolitiğinde bir deprem yaşandı. İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü savaş daha ilk
üç ay içerisinde komşu ülkeleri ve deniz ticaret taşımacılığını tehdit etmeye
başladı. Her iki krizin de gösterdiği aslında zikredilen krizlerin zincirleme
küresel etkilerinin olduğu. Bu savaşlar bir taraftan insani krizlere, kitlesel
göçlere, üretim tesisleri ve tedarik zincirleri gibi ticari alt yapının
çökmesine, diğer yandan hegemonik güç gösterisine, jeopolitik rekabetin
keskinleşmesine ve kutuplaşmanın artmasına yol açıyor. Elbette silahlanma
yarışı gibi dünya barışını uzun vadede tehdit eden gelişmelere de zemin hazırlıyor.
Gazze’ye yönelik saldırı ve blokajın altı
ay sürmesi halinde bu krizin sadece bazı bölgesel ülke ekonomilerine 10 milyar
dolara mal olacağı öngörülüyordu[5].
İsrail saldırıları başlayalı 6 ayı aştı. Yıkım hala devam ediyor. Bir de İran-İsrail gerginliği sıcak savaş
noktasına doğru evriliyor ki böyle bir çatışmanın başlaması çok büyük ekonomik
krizler yanında siyasi ve demografik depremleri de tetikleme potansiyeline
sahip. Kuşkusuz İran-İsrail arasında böyle bir çatışmanın etkileri bölgeyle
sınırlı kalmayacaktır. Tıpkı Rusya-Ukrayna savaşında olduğu küresel etkileri
olacağından uluslararası toplum ve bölge aktörlerinin sağduyulu bir çözüm için
gayret etmeleri elzemdir.
Küresel krizler Kovid-19
pandemisinde görüldüğü gibi bütün ülkeleri, daha çok az gelişmekte olan ve en
fazla da kaynakları kısıtlı olan az gelişmiş ülkeleri etkilemekte. Gelişmiş ve
ekonomisi güçlü ülkeler küresel krizleri daha rahat göğüsleyip ekonomilerini
daha kısa zamanda düzeltirken, küresel krizler gelişmekte olan veya az gelişmiş
ülkeleri daha derin ve uzun süreli etkilemekte.
Küresel krizlerin çok boyutlu ve
derin etkilerini kısa vadede azaltmak ve orta-uzun vadede ortadan kaldırmak
için barış ve güvenliğin tesisi, temel hak ve hürriyetlerin korunması, refahın
adil paylaşımı, uluslararası hukukun üstünlüğüne, toprak bütünlüğüne ve egemenlik
haklarına saygının kabulü yönünde girişimlerin yapılması zorunlu. Bunları
sağlamak hiç te kolay değil ama bunu dışından bir gelecek tasavvur etmek
sürekli krizlerle yaşamak anlamına geliyor. Çünkü savaş ve çatışmaların uzaması
demek ekonomik faaliyetlerin zarar görmeye devam etmesi demek, dahası savaş
sonrası gerekecek yeniden yapılanmanın yükünün de her geçen gün için artması
demek. Yukarıda Rusya-Ukrayna savaşının
ekonomik maliyetine işaret etmiştik. Benzer bir çatışmanın Tayvan’da cereyan
etmesi durumunda bunun küresel ekonomiye maliyetinin 10 trilyon dolar (küresel
GSMH’nın %10’u) olacağı tahmin ediliyor[6].
Ekonomik istikrar ve refahın korunmasının ve bu maliyetleri ödememenin yolu
hegemonik rekabet ve bunun doğurduğu gerilimlerinin azaltılması ve çatışma
risklerinin bertaraf edilmesinden geçiyor.
@tkucukcan
x
[1] The
Economic Value of Peace 2018: Measuring the Global Economic Impact of Violence
and Conflict. Institute for Economics & Peace Sydney, October 2018.
https://www.visionofhumanity.org/wp-content/uploads/2020/10/Economic-Value-of-Peace-2018.pdf
[2] Ukraine
Rapid Damage and Needs Assessment : February 2022 - February 2023, Washington, D.C. https://documents1.worldbank.org/curated/en/099184503212328877/pdf/P1801740d1177f03c0ab180057556615497.pdf
[3] The
Cost of the Ukraine War for Russia, by Howard J. Shatz, Clint Reach,
Rand Corporation
https://www.rand.org/pubs/research_reports/RRA2421-1.html
[4] OECD Economic Outlook, Interim Report September 2022:
Paying the Price of War,
https://www.oecd-ilibrary.org/sites/ae8c39ec-en/index.html?itemId=/content/publication/ae8c39ec-en
[5] Gaza
war hits neighboring Arab economies, could cut GDP 2.3% - UN study.
https://www.reuters.com/world/middle-east/gaza-war-hits-neighbouring-arab-economies-could-cut-gdp-23-un-study-2023-12-13/
[6] War
Over Taiwan Would Cost World Economy $10 Trillion. https://www.bloomberg.com/news/newsletters/2024-01-09/war-over-taiwan-would-cost-world-economy-10-trillion-big-take